Tüm cezaevlerine yayılma eğilimi gösteren açlık grevleri bazı yerlerde ölüm eşiğine yaklaşmıştır.
SÜRESİZ-DÖNÜŞÜMSÜZ AÇLIK GREVLERİ KRİTİK EŞİĞİ AŞTI Bir çok tutuklu ve hükümlünün açlık grevini sürdürdüğü ve her hafta yeni katılımların olduğu bilgisi kamuoyuna yansımıştır. Elazığ Kadın Cezaevi'nde tutuklu bulunan 6 kadın süresiz-dönüşümsüz açlık grevinin 62. günü, Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in süresiz dönüşümsüz açlık grevi 56. günü, Van F tipi Cezaevinde bulunan Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım’ın açlık grevi eylemleri ise 105. günü aşmıştır. Tüm cezaevlerine yayılma eğilimi gösteren açlık grevleri bazı yerlerde ölüm eşiğine yaklaşmıştır. Önceliği insan yaşamının ve onurunun korunması olan hekimler için açlık grevinde olan kişilere yaklaşım hassas bir konudur. Süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlayan tutuklu ve hükümlülere; açlığın bedenlerine vereceği zararın ve alınacak önlemlerin anlatılması, her birinden aydınlatılmış onamlarının alınması, günlük tıbbi izlem ve tedavilerinin yapılması; duruma özgü bir bilgi birikimi ve tutum gerektirir. Meslek örgütümüz TTB'nin 1996 ve 2000’li yıllarda açlık grevleri süreçlerinde yaşamın kutsallığı vurgusu ve hekim olmanın sorumluluğuyla üstlendiği görevlere dayanan deneyimi ve bu konuda (ne yazık ki) dünya literatürüne katkı sunmuş bilimsel birikimi mevcuttur. Tabip odaları nezdinde oluşturulacak bağımsız heyetlerin zaman kaybetmeden açlık grevi olan ceza evlerinde grevcileri izleme ve geri dönüşlerinde en az zarar görmelerini sağlayacak tedbirleri almaları gerekmektedir. Diyarbakır Tabip Odasının konuya dair açıklamasından da anlaşılacağı gibi; Diyarbakır Tabip Odası ve SES Diyarbakır Şube'nin eylemcilerle görüşme, bağımsız bir heyet tarafından kamuoyunda merak konusu olan sağlık durumlarını tespit ve muayene etme taleplerine ''Diyarbakır ceza infaz savcısı'' tarafından henüz yanıt verilmemiştir. Basına yansıyan ve insan hakları örgütlerine ulaşan bilgiler doğrultusunda süresiz dönüşümsüz açlık grevinde kritik eşiğin aşıldığı, Cezaevlerinde her an istenmeyen durumların yaşanabileceğini BİZler SAĞLIKÇILAR OLARAK öngörmekteyiz. Açlık grevlerine dair TTB ve Türkiye'deki insan hakları örgütlerinin deneyimleri maalesef dünya literatürüne geçmiştir. 2000'lerde yaşanan insanlık dışı durumların tekrarlanmaması en büyük muradımızdır ve engellemek de GÖREVİMİZdir. Kritik eşik geçilmiştir. Duyusal hassasiyette artma (aşırı koku, ses, ışık hassasiyeti) bireye göre değişmekle birlikte 40’lı günlerden sonra başlayabilir. Özellikle koku hassasiyeti ile tetiklenen bulantı kusma ve kusma ile gelişen sıvı alımı güçleşmesi, baş dönmesi, taşikardi, hipotansiyon, yatağa bağımlı hale gelme, bilinç bozuklukları ve sonrasında ölüm. Yaşatmak için var olan sağlıkçılar olarak BİZLER; elbette ''Yaşam Hakkı''nın kutsallığını hatırlatıyor ve yetkililerden, ilgili kurumlardan ve özellikle hükümetten çözüm için ilgili çabayı göstermelerini bekliyoruz. Bundan 17 yıl önce cezaevlerinden ölüm haberleri yükselirken TTB yaptığı açıklamada (John Donne’nin dizelerinden bir alıntıyla) şöyle diyordu: “hiç kimse bir ada değildir tek başına, birinin ölümü beni de azaltır. parçası olduğum insanlık adına, sorun kimin diye sormayalım.'' sorun hepimizin…çözümü de elde” Önüne geçilebilir nedenlerle kimsenin kalıcı olarak zarar görmemesi, geçmiş dönemlerde olduğu gibi benzer süreçlerde ortaya çıkan can kayıplarının bir daha yaşanmaması için herkesi bir kez daha ve ACİLEN duyarlı ve sorumlu olmaya davet ediyoruz. Bilindiği üzere uluslararası ve ulusal hukuki süreçlerde insan yaşamının kutsallığına vurgu yapılmaktadır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Mahpusların (şartlarının) Islahı İçin Asgari Standart Kuralları ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yaşam hakkını koruma altına almaktadır. Ölümcül olan açlık grevleri hak arama yöntemi olmaktan çıkarılarak mahpusların başlattıkları süresiz-dönüşümsüz açlık grevleriyle ilgili talepler Adalet Bakanlığı tarafından acilen dikkate alınmalıdır. Sağlıkçıların ve yaşam hakkı savunucularının onaylamadığı bir hak kazanma mücadelesi biçimi olmakla birlikte, tutuklu ve hükümlülerin bedenlerini ölüme götürmek üzere başlattıkları bu açlık grevinin sonlandırılması için gerekli görüşmelerin yapılmasını talep etmek görevimizdir. Yine Adalet Bakanlığı'nın ölümleri engelleyecek girişimlerde bulunmasının, görevleri arasında olduğunu hatırlatmak boynumuzun borcudur. Siyasetçiler de dahil insana ve insan yaşamına dair hassasiyeti olanları; açlık grevlerini sonlandıracak girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz. Tabip odalarının oluşturacağı bağımsız hekim heyetlerinin cezaevlerine girmesine bir an önce izin verilmesi gerektiğini tekrar vurguluyoruz. Bilinmelidir ki; aslolan yaşamdır. Mardin Tabip Odası SES Mardin Şube Mardin Diş Hekimleri Odası KESK Mardin Şubeler Platformu |
888 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |