Hakkımızda
Eğitim emekçileri yüz yılı aşan bir örgütlenme süreci içinde çok sayıda
örgüt kurarak mücadelelerini sürdürmüşlerdir. Eğitim emekçilerinin kurdukları örgütlerin
bazıları devlet tarafından kapatılmıştır. Buna rağmen eğitim emekçileri tarihin her döneminde kendi
iradeleriyle örgütlü olmayı, örgütlü kalmayı ve örgütlü mücadeleyi başarmışlardır.
Encümen-i Muallimin'den EĞİTİM-SEN'e kadar uzanan süreçte
yönetenlere karşı yönetilenlerden
yana
tavır koyan, dünün öğretmenleri, bugünün eğitim emekçileri tarihlerinin
her
dönemlerinde siyasi iktidarların hedefi haline gelmişlerdir. Yüzyılı
aşkın bir süredir devam eden mücadele tarihlerinde sınıf mücadelesinde
onurlu yerlerini almışlardır.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, 23 Ocak 1995 tarihinde, 28 Mayıs 1990 tarihinde kurulan Eğitim–İş ve 13 Kasım 1990 tarihinde kurulan Eğit–Sen’in birleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır.
8 Temmuz 1965 yılında kurulan Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) 12 Mart 1971 yılı askeri müdahalesi sonucunda kapatılmıştır. Dernek olarak örgütlenme zorunluluğunun ortaya çıkması sonucu 1971 yılında kurulan Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) örgütlenme çalışmalarını ve mücadelesini devam ettirmiştir.
12
Eylül 1980 askeri darbesi sonunda TÖB-DER kapatılarak yöneticileri ve
pek çok üyesi tutuklanmışt, tüm malvarlığına devlet tarafından el
konmuştur. Demokrat insanlar baskı altına alınmış ve derneklere bile
memurların üye olmaları yasaklanarak, demokratik kitle örgütleri yoğun
baskı uygulamaları ile karşı karşıya kalmıştır.
Demokrat eğitimciler 1986 yılında çıkan ABC dergisi çevresinde toplanarak EĞİT-DER’i kurmuşlar ve sendikalaşma çalışmaları, çalışanların üye olamadığı, emekli eğitimciler tarafından kurulan bu dernek bünyesinde yürütülmüştür.
EĞİT DER bünyesinde yürütülen sendikalaşma çalışmalarla 1990 yılında Eğitim İş ve Eğit Sen adıyla iki ayrı sendika kurulması sonucunu doğurmuştur. Uzun süre devlet tarafından yasal olmadığı ileri sürülerek muhatap kabul edilmeyen çalışmaları engellenen, yönetici ve üyeleri adli davalara muhatap alan sendikaların gerçekliği Anayasal bir hak olarak kabul edilmiş ancak, uzun yıllar yasal düzenleme yapılmamıştır.
EĞİTİM SEN, kurulduğu 1995 yılından bu yana ortaya koyduğu ilkeler çerçevesinde meşru ve fiili mücadelesini yürütmüş üyelerinin ekonomik, sosyal, kültürel haklarını geliştirme yanında, ülkede demokratik esasların gelişmesine yönelik çalışmalarını kararlılıkla sürdürmüştür.
2 Temmuz 2001 tarihinde yürürlüğe giren 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun grev ve toplu sözleşme haklarını içermesi yönünde KESK liderliğinde yürütülen çok yönlü çalışmalardan parlamentonun siyasi dengeleri nedeniyle olumlu sonuç elde edilememiştir.
Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra EĞİTİM SEN yoğun bir örgütlenme çalışması yürüterek hem eski üyelerinin üyelik formlarını yenilemiş hem de yeni üyeler kazanarak örgütsel gelişmesini sağlamıştır.
EĞİTİM SEN; üyesi olduğu Eğitim Enternasyonali Avrupa Yürütme Komitesinde üye olarak temsil edilmesi uluslararası örgütler arasında kazandığı prestij açısından önemli bir ipucudur.
Sayısal Bazı Bilgiler
Türkiye'nin her yerinde 80 şubesi, 20 İl Temsilciliği bulunan sendikamızın şubelere bağlı 300'ün üzerinde ilçe temsilciliği vardır. Üye sayımız 120 bindir.
EĞİTİM SEN, Dünyanın 149 ülkesinden 284 eğitim sendikasının oluşturduğu Eğitim Entemasyonali'nin üyesidir.
Eğitim Sen'in İlişkide Bulunduğu Uluslararası Kuruluşlar
EĞİTİM SEN, Uluslar arası bir çok sendikal örgütlenme ile ilişki içerisindedir. Karşılıklı ziyaretler, kongrelere katılma, yazışma, ortak projeler gerçekleştirme, dayanışma ilişkilerinde bulunma şeklinde yürütülen bu ilişkiler, kuşkusuz mücadelemizin gücünü, etkisini artırmaktadır.
Bu ilişkilerden karşılıklı saygı ve sevgi temelinde; birikim, bilgi ve deneylerden yararlanma; işbirliği ve ortak projeler geliştirme ve karşılıklı dayanışma amaçlanmaktadır.
TÖB DER, EĞİT DER, EĞİTİM İŞ; EĞİT SEN dönemlerinde gerçekleştirilen bu ilişkiler EĞİTİM SEN dönemlerinde de sürdürülmektedir.
Bu ilişkileri bilgi edinmesi açısından, ülke ve örgütlere göre şu şekilde özetleyebiliriz.
ITUC (Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu):
Konfederasyonumuz KESK, o zamanki adı ICFTU olan bu kuruluşa 1997
yılında üye oldu. Eğitim Sen'in bu örgütle ilişkileri KESK ve Eğitim
Enternasyoneli üzerinden gerçekleşmektedir. ITUC, 157 ülkeden 170
milyon işçiyi temsil eden 312 ulusal sendikanın üst örgütüdür ve
Türkiye'den kamu emekçileri sendikaları içinde sadece KESK bu üst
kuruluşa üyedir.
ETUC (Avrupa Sendikalar Konfederasyonu):
Avrupa sendikalarının oluşturduğu bir üst örgütlenmedir. KESK bu örgüte üyedir.
EI ( Eğitim Enternasyonali):
Eğitim sendikalarının üye olduğu dünya çapında örgütlenmiş bir üst örgüttür.
172 ülkeden 401 sendikayı ve toplamda 30 milyondan fazla eğitim ve bilim emekçisini temsil eden EI'ye Türkiye’den sadece sendikamız Eğitim Sen üyedir.Encümen-i Muallimin'den EĞİTİM-SEN'e kadar uzanan süreçte yönetenlere karşı yönetilenlerden yana tavır koyan, dünün öğretmenleri, bugünün eğitim emekçileri tarihlerinin her dönemlerinde siyasi iktidarların hedefi haline gelmişlerdir. Yüzyıldır süren mücadele tarihlerinde sınıf mücadelesinde onurlu yerlerini almışlardır.
Eğitim emekçileri, 1900'lü yılların ilk çeyreğinde anti-emperyalist tutumlarıyla bağımsızlık mücadelesi içinde, 1920-1945 yılları arasında eğitim hakkının halka ulaştırılmasında, 1970-1980 yılları arasında ülkemizin yukarıdan aşağıya faşistleştirilmesine karşı anti-faşist mücadelede, 1980 sonrasında ve 1990'lı yıllarda demokrasi, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesinde toplumsal muhalefetin önemli bir kesimini oluşturmuşlardır.
Eğitim politikaları, ülkemizde sermayenin çıkarlarına ve egemenlik ilişkilerine uyum sağlama hedefine uygun olarak planlanmaktadır. Eğitim, üretim sürecinin önemli öğelerinden biri olduğu için sermayenin ideolojisini taşıma misyonu eğitim emekçilerine yüklenmek isteniyor. TÖS'ün, TÖB-DER'in, EĞİTİM-İŞ'in, EĞİT-SEN'in ve EĞİTİM-SEN'in kavgası ekonomik-demokratik haklarını kazanma mücadelesi olduğu kadar, eğitimi sermayenin ideolojik tahakkümünden kurtarma mücadelesidir.
Yeni kazanımlar elde etmek için mücadele ederken, aynı zamanda sendikalarımıza, üyelerimize yönelmiş saldırılara, mücadelemizin önüne çıkarılan engellere karşı uyanık olmak ve bunlara karşı aktif mücadele yürütmek zorundayız. Önümüzdeki dönemde Merkez Yönetim Kurulu olarak duyarlı olacağımız en önemli konular, örgütümüzün kendisinin ve mücadelesinin meşruiyetinin korunması ve geliştirilmesi olacaktır.
Kamu emekçileri mücadelesinin kendini topluma, devlete kabul ettirmesini sağlayan şey meşruiyettir. Kamu emekçileri, hem içinde bulunduğu dönemde hem de gelecekte, mücadelesini haklılığa, fikri üstünlüğe dayandırdığı sürece geliştirecektir.
Dolayısıyla kamu emekçileri örgütlenmesini ve mücadelesini var eden temel olgulardan birisi olan meşruiyetin, yani haklılığın korunması, önümüzdeki dönemde işveren devlet karşısında yürütülen hak alma mücadelesinin etkili olmasını hem de örgütlenmenin geleceğe sağlam adımlar atmasını sağlayacaktır.
Örgütümüz EĞİTİM SEN, karşılaştığı engel ve olumsuzluklara karşın, eğitim emekçilerinin küçümsenemeyecek bir kesimini örgütlemiştir. İşkolumuzda 800 bin eğitim emekçisinin çalışmakta olduğu gerçeği göz önüne alındığında, örgütleme çabalarımızı yaratacağımız yeni araç ve yöntemlerle hızlandırmamız gerektiğim görürüz. İşyeri örgütlenmesini yaşama geçirmek için şubelerimizin, temsilciliklerimizin daha duyarlı olması gerekmekte, sendikal faaliyeti işyeri üzerinden geliştirmeyi hedeflemelidirler.
Örgütlenme çalışmalarında; · Sendikamızı, amaçlarını ve yapacağımız eylem ve etkinliklerin hedefleri iyi anlatılmalıdır. · İşyerlerinde sosyal, kültürel ve dayanışma etkinliklerine ağırlık verilmelidir. · Yapacağımız eylem ve etkinlikler zamanında üyelere duyurulmalıdır. Karar süreçlerine üyelerin katılımı sağlanmalıdır. · Örgütlenme
çalışmalarında sendikamız aleyhine kasıtlı yapılan eleştirilere sakin,
bilinçli, polemikten kaçman bir üslupla karşılık vermeliyiz. · Kendi
üyelerimizin işyeri ortamında özellikle bilgilenme eksiğinden kaynaklı
yersiz ve suçlayıcı eleştirilere girmemesi hatırlatılmalı, üyelerimizin
her türden eleştirilerinin kendi örgütsel kurullarımızda yapılması
sağlanmalıdır. · Ülkemizde
yaşanan ekonomik, sosyal, siyasal gelişmelere ilişkin işyerlerinde
yapacağımız değerlendirmeler, kendi kişisel ve grupsal yaklaşımları
değil, örgütün ilke ve amaçlarını gözeten içerikte olmalıdır
Bir mücadelenin etkili olabilmesi değişik birçok yöntemin ve aracın kullanılmasına bağlıdır. Bizim mücadelemiz kendi kitlesel gücümüzü meşru yollarla alanları kullanmayı hedeflerken bir o kadar önemli ve gerekli olan yasal, hukuksal boyutta da yürütülmek zorundadır. Bazı yöntemleri fetişleştirmek, yapılacak çalışmaları daraltmakta, gereksiz ikilemlere neden olmaktadır.
Grev, iş bırakma, toplu vizite gibi eylemler, yerli yerinde kullanılacak ve bir olgunlaşma gerektiren eylemlerdir. Örgütün durumunu, koşulları gözeterek karar almayı, hedefi net olarak belirlemeyi gerektirmektedir. Bu türden eylemleri protesto amaçlı kullanma, eylemlerin aşınmasına, içinin boşaltılmasına neden olmaktadır. İşyerlerinde yapacağımız çalışmalarla grevin etkili bir eylem olduğu bilinci çıkarılarak, buna hazırlıklı olunmasında yönlendirici olunmalıdır. Üyelerin kaygılarına açıklayıcı yanıtlar verebilmeli, yönetici ve temsilci arkadaşımız yapacağımız eylemlerin meşruiyetini iyi anlatmalıdır.
Örgüt içi demokrasi
Sendikalar demokratik yapılanmalardır. Örgüt içerisinde farklı düşünceden bireyler, gruplar olabilir. Bu, örgütün zenginliğidir. Örgütsel karar süreçlerinde farklı düşüncelerin kendilerini ifade etmeleri, kararları etkilemeye çalışmaları örgüt içi demokrasinin gereği olarak bir haktır. Bunun yanında örgütün bütünsel tavır alabilmesi için çoğunluğun kararlarına uymak da örgütsel işleyiş gereğidir.
Sendikanın yönetici organları tarafından alınan kararlara uymak, kararların yaşama geçirilmesi için çalışmak, sendikal görevlerin başında gelir. Konulara farklı yaklaşanların farklı önermeleri olabilir, bunlar ancak örgütün geneli ile bütünleştirildiğinde örgüte katkısı olabilir. Örgütün çoğunluğu tarafından benimsenmeyen önerilerde ısrarcı olmak, dayatmacılıktır. Bu tutum örgütsel birliği, ortak çalışmayı zorlaştırır.
Eğitim Sen’in İlkeleri · Kendi iç işleyişinde demokratik merkeziyetçilik esaslarına göre çalışır. · Üyelerinin eleştiri ve öneri haklarını kullanmalarını, karar süreçlerine katılmalarını özendirir. · Devletten, sermayeden, siyasal parti ve kuruluşlardan örgütsel olarak bağımsızdır. · Kadın
üyelerinin, çalışma yaşamında ve sendikal etkinliklerde kadın olmaktan
kaynaklanan sorunlarına çözümler üretir. Ek haklar elde etmelerine,
onlara olanaklar sunmaya çalışır ve denetimine katılır. · Eğitim
emekçileri hareketi demokrasiden yanadır. Ülkemizde demokrasinin bütün
kurum ve kurallarıyla işlemesinin mücadelesini yürütür. Evrensel
düzeyde insanlığın elde ettiği haklara ülkemizin insanlarının da sahip
olmasını savunur. · Eğitim
emekçileri hareketi özgürlüklerden yanadır. Toplumsal değişim ve
dönüşümün, özgürlükçü bir tutumla olanaklı olduğunu kabul eder. · Eğitim Sen, düşünce ve ifade özgürlüğünü insanların en temel haklarından birisi olduğunu kabul eder ve bunun için mücadele eder. · Eğitim
emekçileri hareketi sömürünün karşısındadır. Emeğin sermayeye karşı
yürüttüğü mücadelede, işçi sınıfının ve emekçi halkın yanında yer alır. · Eğitim
emekçileri hareketi eşitlikten, barıştan ve kardeşlikten yanadır.
Anadolu mozaiğinde farklı kültürlerin, farklı kimliklerin olduğunu
kabul eder.