Kayyum Rektöre Direnen Boğaziçi HepimizizBASINA VE KAMUOYUNA AKP iktidarı üniversitelerde rektör seçimini kaldırarak her üniversiteye kayyum rektör ataması gerçekleştirdi. Üniversiteler bilim üreten, özerk, demokratik ve özgün yapılanmalar olması gerekirken atanan kayyum rektörlerle iktidarın lehine üretilen bilgi bir ele geçirme ya da tahakküm kurma aracı olarak kullanılmaya başlandı. İtaatkâr insan tipolojisi üniversiteler aracılığıyla üretilmeye çalışılırken, liyakat sahibi olan, adaleti, hukuku, barışı ve bilimi savunan akademisyenler KHK’lerle ihraç edildi. Dolaysıyla OHAL sonrası KHK’lerle yaratılan güvencesiz ortamda intihal yapan sözde akademisyenler, usulsüz atamalar, yolsuzluklar sıkça gündeme gelir oldu. AKP döneminde üniversitelerin özerk, özgün, demokratik ve bilim üreten özellikleri tamamen ortadan kalktı. Seçimin yani halk iradesinin artık çok az konuşulduğu ve yeni anayasa vurgusunun yapıldığı bir süreçte, AKP iktidarının yol haritasını belirlediğini çok net görüyoruz; seçimle alamadığı belediyelere ve üniversitelere kayyumlar atayarak, STK’lara kayyum atamasına neden olacak yasayı meclisten geçirerek, baroları bölerek muhalif olan bütün kesimleri susturmaya çalışması iktidarını güçlendirmek istediği anlamına gelmektedir. AKP, iktidarını güçlendirme çalışmasına ilk olarak gücüne en fazla zarar geleceğini düşündüğü yerlerden, yani halkın oylarıyla seçilmiş belediyelerden başladı. Ülkenin demokratikleşme sürecine zarar veren kayyum atamasına karşı ülke halklarıyla birlikte hep beraber göğe bakmamız gerekiyordu. Mesele Kürt Halkı olunca sadece belirli bir kesmin göğe bakması ülkenin giderek antidemokratikleşmesinin de önünü açtı. AKP iktidarı bireylerin demokratik hakkını kullandığı her dönemde dini değerlerimizi kendine kalkan yaparak gerçeklerin üzerini örtmeye çalışmakta ve bunu en son Boğaziçi Üniversitesinde LGBTİ öğrencilere karşı yapmış olup, onları hedef göstererek kayyum Melih Bulu’nun liyakatsızlığını gizlemeye ve atamasına meşruiyet kazandırmaya çalışmıştır. Patriarşik toplumsal cinsiyet düzeninde ve hegemonik erkekliğin idealize edildiği, baskın olduğu toplumlarda heteroseksüel, güçlü, otoriter erkeklik tipi kabul görmekte bu nedenle, öğrencilerimiz cinsel yönelimlerinden dolayı nefret söylemleri aracılığıyla ötekileştirici pratiklere maruz kalmaktadır. Bireylerin kendilerini hangi cinsiyete ait hissettiği ve kendilerini hangi cinsiyet üzerinden tanımladığı başta iktidarlar olmak üzere kimseyi ilgilendirmez. Öğrencilerimizi cinsel yönelimlerinden dolayı hedef göstermekten ve nefret suçu işlemekten vazgeçin. Düşünce ve ifade özgürlüğünün, yalnızca düşünmeyi reddeden bir kesim için özgürlük sayılması ülkenin demokratikleşmesine ve çok yönlü gelişmesine kesinlikle katkı sunmayacaktır. Bizler, hiçbir zaman aşağı bakmayı kabul etmeyenler belediyelere ve üniversitelere atanan kayyumların karşısında durmaya devam edip, halkın, üniversite öğrencilerinin ve akademisyenlerin iradesini savunmaya devam edeceğiz. Emekten, demokrasiden ve barıştan yana herkesi gençlerimize, akademiye ve üniversitelere sahip çıkmaya davet ediyoruz. Rektörlerin üniversite bileşenlerinin iradesiyle seçilmesini engelleyen düzenlemenin değiştirilmesi için TBMM’de grubu bulunan siyasi partileri sorumluluğa davet ediyoruz! Kumpasçıların, Haksızlıkların, Tehditlerin ve Nefret Söylemlerinin Karşısında Diz Çökmeyen Herkesin Yanındayız! |
451 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |