Taleplerimiz Karşılanmalı, Sorunlarımıza Kalıcı Çözümler Üretilmelidir Sevgili dostlar, değerli yol ve mücadele arkadaşlarım hepiniz hoş geldiniz. Bütün eğitim emekçilerinin Dünya Öğretmenler Günü kutlu olsun. Bu günü değerli kılan, emekten, barıştan, demokrasiden ve mücadeleden yana tavır koyan, tüm dünyandaki eğitim emekçilerine selam olsun. Sendikamızın bağlı olduğu Uluslar Arası Çalışma Örgütü ILO tarafından 5 Ekim günü Dünya Emekçi Öğretmenler günü olarak ilan edildi. Etnik, inanç, sınıf, dil, cinsiyet ayırımı yapmayan bu örgütün mücadele saflarında yer almak, insanlık onurunu ayakta tutmanın en doğal ifadesidir. Bu anlamda sömürü düzenine karşı omuz omuza verdiğimiz mücadele; geleneğimiz ve pusulamızdır. Kapitalist düzenin içine girdiği çoklu krizlerin ürünü olan otoriter rejimlerin yarattığı yeni dünya düzeninde emek sömürüsü gittikçe artmıştır. Ortaya çıkan bu krizin faturasını ödeyen kesimlerden biri de eğitim emekçileridir. İktidarın, emekçileri sermayeye peşkeş çekmesi, içinden çıkılmaz yaşam koşullarının oluşmasına neden olmuştur. Sermaye sahiplerinin her gün biraz daha palazlandığı, emekçilerin ise derin bir yoksulluğa itildiği bir dönemden geçmekteyiz. Yıllardır dile getirdiğimiz temel taleplerimiz karşılanmamış ve yaşadığımız sorunlara kalıcı çözümler üretilmemiştir. Bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin yaşadığı ekonomik, sosyal ve mesleki sorunları çözmek için gerçekçi hiçbir adım atılmamıştır. 12 Eylül darbesinin ürünü olan “24 Kasım’da” öğretmenliğin kutsallığından, ‘onurlu bir meslek’ olduğundan söz edilmesi gerçeklikten uzak günü kurtarmaya dönük söylemlerdir. Eğitimde niteliği arttırmak yerine, kendi kadrolaşmasını tamamlamaya çalışanlar ülkeyi karanlığa sürüklemektedir. Özellikle son yıllarda esnek, güvencesiz ve angarya çalıştırma uygulamaları belirgin bir şekilde artmıştır. Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik, mülakat ve güvenlik soruşturmaları nedeniyle yaşanan sorunlar, 1 milyonu aşkın işsiz, ataması yapılmayan öğretmenin birikmesine neden olmuştur. Mülaakat sistemi bir torpil düzenidir ve kabul edilemez. Eğitimsen olarak mülakat kaldırılana kadar mücadelemiz devam edecektir. MEB’in siyaseten yaptığı kof açıklamaların tüm angarya yükünü öğretmenler taşımaktadır. Siyasi şovlarla yapılan açıklamalar ve bazı kesimlerin bu tür politikaları kendilerine payanda yapması eğitim emekçilerinin saygınlığını zedelemiştir. Bu yetmezmiş gibi şimdi de ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ gibi ucube bir uygulama ile mesleki itibarımız hedef alınmıştır. Bu kanunun eğitim emekçilerini ayrıştırmak, eşit işe eşit ücret ilkesini zedelemek, hiyerarşik bir düzen oluşturmak ve böylece okulları kışlalara dönüştürme amacı taşıdığını bilmekteyiz. Haksız ve hukuksuz bir şekilde OHAL KHK’leriyle ihraç edilen eğitim emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir. Sosyal ve ekonomik tecritleri son bulmalı, öğrencilerine ve okullarına kavuşmaları sağlanmalıdır. Eğitim Sen olarak amasız fakatsız, ihraç edilen eğitim emekçisi arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu buradan bir kez daha haykırmak istiyoruz. Ekonomik krizin çalışma ve yaşam koşullarını son derece ağırlaştırdığı bir dönemde ailelerin çocuklarını hangi zorluklarla okula gönderdiklerini çok iyi biliyoruz. Türkiye’de milyonlarca çocuk yetersiz beslenmenin ortaya çıkardığı sağlık sorunları yaşamaktadır. Her 4 çocuktan 1’i okula aç gidip gelmektedir. Bütün öğrencilerimize bir öğün ücretsiz yemek verilerek, henüz varlık-yokluk ayırımı yapamayan çocuklarımızın eşitlenmesini talep ediyoruz. HÜKÜMETİN DEĞİL, HALKIN ÖĞRETMENLERİYİZ! Günümüzde öğretmenlerin ‘hükümet memuru’ yapılması, öğretmen ve yönetici atamalarının siyasi referansların gölgesinde gerçekleşmesi eşitlik ilkesine ağır darbe vurmaktadır. Niteliksiz idareci atamaları okullardaki karmaşayı derinleştirmekte, eğitimin niteliğinin düşmesine neden olmaktadır. Bu uygulamalardan derhal vaz geçilmelidir. İdareci atamaları objektif, reel, demokratik kriterlere göre yapılmalıdır. Şu çok iyi bilinmelidir ki, gücünü bu ülkedeki mücadele geleneğinden alan Eğitim Senli emekçiler siyasi iktidarlara değil; halka ve öğrencilerine karşı sorumluluk duygusu taşımaktadır. Fedakârca görev yaparken, olumsuz tüm politika, uygulama ve dayatmalara rağmen hükümetin değil, halkın öğretmeni olma tavrımızdan geri adım atmadık, atmayacağız. 5 Ekim Dünya Emekçi Öğretmen Günü vesilesiyle siyasi iktidara çağrımızdır; Milli Eğitim Bakanlığı, Öğretmenliğin Statüsü Tavsiyesi’ne aykırı eğitim politikalarından ve uygulamalardan vazgeçmelidir. Eğitim emekçilerinin maaşları yoksulluk sınırının üzerine çekilmelidir. Anayasa’ya ve uluslararası belgelere aykırı olarak hazırlanan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ iptal edilmelidir. Özellikle kadın emekçileri hedef alan ve tek tip öğretmen yaratmak amacıyla gündeme getirilen önlük dayatmasından vazgeçilmeli, Başta iş güvencesi olmak üzere tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, demokratik ve özlük haklarını güvenceye alan bir düzenleme yapılmalıdır. Eğitim Sen olarak, bizlere dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın, eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik, örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyoruz. Haklarımız ve çocuklarımıza bırakacağımız onurlu bir gelecek için bütün eğitim ve bilim emekçilerini birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Bu karanlık günler geçecek ama yapılanlar asla unutulmayacaktır. Çocuklarımıza bırakacağımız onurlu bir gelecek için mücadeleden geri adım atmamakta kararlı, Ülkeye Demokrasi hak ve özgürlükleri getirmekte ısrarcıyız . Yaşasın Onurlu mücadelemiz! Yaşasın Eğitim Sen, Yaşasın KESK |
222 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |