• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
KESK ONURUMUZDUR..!

BİRLİKTEYKEN DAHA GÜÇLÜYÜZ!

EĞİTİM SEN'Lİ OLMA ZAMANI
PERFORMANSA, SINAVA HAYIR!
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ
5 EKİM DÜNYA ÖĞRETMENLER GÜNÜ

5 EKİM HAKLARIMIZ VE TALEPLERİMİZ İÇİN MÜCADELE GÜNÜDÜR!

 Değerli Üyelerimiz ve Kıymetli Misafirlerimiz, Eğitim Sen Mardin Şube Yürütme Kurulu adına hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Ben de konuşmama başlamadan önce; bu gecenin düzenlenmesinde emek harcayan arkadaşlarıma, Mardin Büyükşehir Belediyesine, Artuklu Belediyesine , Mardin Büyükşehir Belediyesine bağlı Zabıta Daire Başkanlığına, Destek Hizmetleri Daire Başkanlığına ve Ulaşım Daire Başkanlığına bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

5 Ekim tarihi Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 1994 yılında Dünya Öğretmenler Günü olarak ilan edilmiştir. Türkiye’den sadece Eğitim Sen’in yer aldığı, dünya çapında 32 milyonu aşkın eğitim emekçisinin üyesi olduğu öğretmen örgütleri, her 5 Ekim’de öğretmenlerin sorunlarını dile getirmekte ve taleplerini kamuoyu ile paylaşmaktadır.

Türkiye’nin öğretmenleri, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarını zayıflatan, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren politika ve uygulamalarla karşılamaktadır.

Tüm dünya öğretmenleri için önemli olan bu tarih, öğretmenlerin toplumsal statüsü ve haklarına yönelik önemli ve tarihi bir adımdır. Bu yıl 5 Ekim kutlamaları, Eğitim Enternasyonali tarafından “ÖĞRETMENİN SESİNE DEĞER VER” şiarıyla kutlanmaktadır. Yıllardır eğitim ve bilim emekçilerinin sesini duymayanlar ve taleplerimizi görmezden gelenlere karşı bu yıl 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü  ülkenin dört bir yanında kutlanmaktadır.

5 Ekim’e anlamını veren ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’, öğretmenlerin konumlarını güçlendirmeyi, haklarını geliştirmeyi ve korumayı amaçlarken, aynı zamanda uluslararası düzeyde yapılmış bir toplu sözleşme niteliği taşıyor. Türkiye tarafından da kabul edilen ve altına imza atılan bir belge olmasına rağmen, Türkiye’nin yıllardır yükümlülüklerini yerine getirdiğini söylememiz mümkün değildir.

Öğretmenlik mesleğini değersizleştiren, bizleri kariyer basamakları üzerinden bölen , halkın değil hükümetin öğretmeni yapmayı hedefleyen ve yeni yasama döneminde de Mecliste Genel Kurul’unda görüşülmeye devam edilen Öğretmenlik Mesleği Kanunu’na karşı uzun süredir mücadele ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz. Millî Eğitim Bakanlığı’nı Türkiye’nin altına imza attığı Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesine uygun hareket etmeye davet ediyoruz.
Dünyanın her yerinde eğitim emekçileri siyasi iktidarlara değil; halka ve öğrencilerine karşı sorumludur. Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yaparken, aksi yöndeki tüm politika, uygulama ve dayatmalara rağmen hükümetin değil, halkın öğretmeni olmakta ısrar etmeyi sürdüreceğiz. Geleceğimizi ipotek altına alan ve iş güvencemizin altını boşaltmayı hedefleyen her türlü girişime karşı mücadele edeceğimiz bilinmelidir.

Eğitim sisteminde yaşanan çürümenin ve eğitimin niteliğindeki bozulmanın sorumlusu öğretmenler, eğitim emekçileri değil, yıllardır piyasacı ve dinci politikaları ÇEDES, MESEM  ve müfredat üzerinden de hayata geçirmekte ısrar eden siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı’dır. Öğrencileri ucuz iş gücü olarak gören piyasacı anlayıştan vazgeçilmelidir. Eğitim çeşitli protokoller ve projeler eliyle kurumlara devredilemez. Siyasi idelojik yaklaşımlarıyla eğitimi şekillendirmeye çalışan bu zihniyeti kabul etmiyoruz .

Laik, bilimsel , kamusal, parasız, demokratik   ve anadilinde eğitim talebimizi her alanda yükseltmeye devam edeceğiz. Çok dilli bir coğrafyada var olmanın gerekliliği, insan haklarının gereği ve pedagojik ilkeler çerçevesinde anadilinde eğitim hayata geçirilmesinin gerekliliğini vurgulamak istiyoruz.
Türkiye’nin dil alanındaki politikaları, Cumhuriyetin eğitim ve kültür politikalarıyla iç içe örülmüştür.Tek kültür, tek kimlik yaklaşımı benimsenmiştir ve bu durum hem bireyin hem de toplumların gelişmesinin ve değişimin önünde de ciddi bir engel oluşturmaktadır. Bütün diller insanlık ailesinin kültürel-dilsel mirasının bir parçası olarak eşit derecede değerlidir. Anadilinde eğitim meselesinin pedagojik, akademik boyutlarını da görerek bu meseleyi temelde bir hak meselesi olarak değerlendiriyor ve bu hakkın gereği olarak anadilinde eğitimin hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

Nitelikli eğitimin nitelikli öğretmenle mümkün olduğu gerçeği ortadadır. Bu nedenle öğretmen yetiştirme ve kadrolu istihdam konusundan başlayarak, sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretilmesi için somut adımlar atılması gerekmektedir. OHAL KHK’leri ile haksız ve hukuksuz şekilde görevlerinden ihraç edilen meslektaşlarımız ve barış akademisyenlerinin yaşadığı hukuksuzluğa bir an önce son verilmeli ve arkadaşlarımız görevlerine dönmelidir. Bizler Eğitim sen olarak bu alanda dünya tarihinde görülmemiş bir dayanışma örneği sergiledik. 8 yıldır arkadaşlarımızla maddi ve manevi her türlü desteği sunduk ve buna da devam edeceğimizin sözünü veriyoruz. Biliyoruz ki ihraç edilen arkadaşlarımız bizim onurumuzdur ve her biri mesleğine dönene kadar da mücadelemiz devam edecek.

5 EKİM HAKLARIMIZ VE TALEPLERİMİZ İÇİN MÜCADELE GÜNÜDÜR!

Eğitim ve bilim emekçileri açısından 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü, sadece ‘kutlanan’ bir gün değil, eğitim emekçilerinin uluslararası alanda birlik ve dayanışmasının simgesi olan evrensel anlamda bir mücadele gündür. Sendikamız yıllardır sadece öğretmenlerin değil, eğitim kurumlarında çalışan tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bununla birlikte emek mücadelesinin barış. demokrasi ve özgürlük mücadelesi ile birlikte yürütülmesinin gerekliliğini  bilen sendikamız yüz yılı aşkın mücadelenin birikimleriyle BARIŞ talebini en güçlü şekilde dile getirmiş ve dile getirmeye devam edecektir.
Bundan tam bir yıl önce 7 Ekim 2023’te Filistin ve İsrail arasında süregelen savaş ve çatışma hali yeniden alevlenmişti. Dünyayı sarsan iki büyük Dünya Savaşı sonrasında emperyalist ülkelerin kurduğu düzen Ortadoğu halklarına savaş, yıkım ve acı yaşatmaya devam etmektedir.

Cetvellerle çizilen çıkar odaklı “ulusal sınırlar” halklara acı, ölüm ve savaş dışında bir şey getirmedi. Bu politikaların en çok mağdur ettiği halklar Filistin Halkı ve Kürt Halkıdır. Her iki halk da yüz yıldır varlık mücadelesi vermektedir. Ne yazık ki her iki halkın var olma mücadelesine herkes bulunduğu politik angajman çerçevesinden bakmakta, çifte standartlı duruş ve tavır alış hakikat karşısında kendisini ele vermektedir. Bizler, halkların var olma mücadelesini şiddetle bastırmaya çalışan politikalara karşı çıkmaya ve barışı en güçlü şekilde  savunmaya devam edeceğiz.

Eğitim Sen, emekçilerin hak ve eşitlik mücadelesini, daha geniş bir haklar ve özgürlükler yaklaşımı içinde ele almaktadır. Sendikal geleneğimiz, eşitsizlik ve egemenlik ilişkilerinin birbirinden beslendiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, toplumsal eşitsizliklerin/adaletsizliklerin tümüne karşı olma üzerinde şekillenmiştir. Patriarkal sistem ve onun yarattığı politik alanı sorgulayarak, toplumsal cinsiyet eşitliği ve özgürlüğü perspektifinin sendikal mücadelenin her alanına dâhil etmek, sendikal mücadelemize yön veren temel ilkelerdendir. Bu ilke ve perspektif doğrultusunda kadınlara ve çocuklara yönelik geliştirilen tüm şiddet ve istismar pratiklerine karşı sesimizi, sözümüzü yükseltmeye devam edeceğiz.
Yılmadan ve bıkmadan yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz; “Kadına ve çocuğa yönelik şiddet münferit değil, politiktir.” Kadın düşmanı politikalar üretenler ve erkek yargı kadın cinayetlerine zemin hazırlamaktadır. Biz kadınlar yaşadığımız her türlü erkek-devlet şiddetinin karşısında birlikte mücadele ederek ve birbirimizle dayanışarak kazanacağımızı biliyoruz. Jina Mahsa Amini’den Nagehan Akarsel’e, Narin Güran’dan  İkbal Uzuner ve Ayşegül Halil’e kadar katledilen tüm kadın ve çocukların hesabını sorulması, İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden yürürlüğe girmesi, 6284 sayılı Yasa'nın etkin bir şekilde uygulanması ve kadın cinayetlerinin son bulması için mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz!
Kadın kırım politikalarıyla birlikte toplumda tümüyle uygulanmaya çalışılan; baskı altına alma, kontrol etme ve sindirme politikaları cezaevlerinde de hak ihlalleriyle kendini göstermektedir. Nitekim cezaevinde kalamaz raporu verilen hasta tutsaklar dahi tahliye edilmiyor ve can kayıpları yaşanıyor. Ceaizaevlerinde  yaşanan can kayıplarının önüne geçmek ve yasalara göre ayrımsız bir şekilde mahpusların sağlık ve yaşam haklarını koruyacak önlemleri almak zorunda olan yetkililere sorumluluklarını hatırlatıyoruz ve hasta mahpusların derhal serbest bırakılmasının gerekliliğini vurguluyoruz.

Eğitim Sen olarak, bizlere dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın eğitim ve bilim emekçilerinin de bir parçası olduğu birleşik, örgütlü emek ve demokrasi mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyor, yaşadığımız tüm baskılara ve olumsuzluklara rağmen öğretmenlerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz.
 
EĞİTİM SEN MARDİN ŞUBESİ
 
 


43 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
KESK'ten Haberler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam3
Toplam Ziyaret302552
Hava Durumu
Saat
ANADİLSİZ EĞİTİM OLMAZ
DAHA GÜZEL BİR DÜNYA İÇİN EĞİTİM SEN'DE ÖRGÜTLEN
10 EKİM ANKARA KATLİAMI!
FAŞİZME, DARBELERE VE SAVAŞA KARŞI BARIŞ VE DEMOKRASİ İSTİYORUZ!
21 MART NEWROZ KUTLU OLSUN!
EŞİT VE ÖZGÜR YAŞAMAK İSTİYORUZ!
1 MAYIS
BİRLİKTE DEĞİŞTİRECEĞİZ