• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
KESK ONURUMUZDUR..!

BİRLİKTEYKEN DAHA GÜÇLÜYÜZ!

EĞİTİM SEN'Lİ OLMA ZAMANI
PERFORMANSA, SINAVA HAYIR!
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ
5 EKİM DÜNYA ÖĞRETMENLER GÜNÜ

Açlık grevlerinde kritik aşamaya çoktan gelindi... Hükümet ‘taraf’ olmayı bırakıp, acil çözüm konusunda ‘muhatap’ olmalıdır!

Değerli Basın Emekçileri,
Değerli Arkadaşlar,

Cezaevlerinde başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevleri yeni katılımlarla birlikte 10 bin kişiyi bularak 61. gününe girdi.

Açlık grevleri bir ülkede demokrasinin, eşitliğin ve özgürlüğün olmadığı siyasal sistemlerin bir sonucudur. 1980’den bu yana yaşanan açlık grevlerinin sayısı, içinde bulunduğumuz baskı ve zorba düzeninin, karanlığının da bir kanıtıdır. Ülkemizde 12 Eylül’le başlayan eşitlik ve özgürlüklerin rafa kalktığı bu karanlık, bugün AKP’nin gölgesinde derinleşerek devam etmektedir.

Cezaevlerinde açlık grevlerinde bulunan yüzlerce tutuklu ve hükümlünün içinde yeterli besin desteği ve sağlık hizmeti almayanların ciddi ve geri dönüşümsüz sağlık sorunları ile karşı karşıya oldukları bilinmektedir. Cezaevlerinde bir cezaevi hekimi bulunmadığından bu görev aile hekimlerine devredilmiş olup bu durum tedavinin devamlılığını bozmaktadır. Ayrıca gelen doktor raporları ve hükümlü başvurularında tutukluların doktor kontrolünü kabul etmedikleri ve TTB gibi bağımsız kuruluşlar tarafından bu hizmetin verilmesini istedikleri de bilinmektedir.

İnsanların sakat kalmaması, ölümlerin yaşanmaması için Adalet Bakanlığı’nın başta tabip odaları olmak üzere insan hakları savunucularının açlık grevi yapılan cezaevlerini ziyaret etmesine izin vermesi gerekmektedir. Sağlıklı içme suyu, tuz, şeker ve yaşamsal önemi olan B1 vitaminin mutlaka temin etmeli ve isteyen grevcilere ulaştırmalıdır.

Açlık grevlerinde en riskli günlere girildiği ve ölüm haberlerinin gelmesinin an meselesi olduğu bu kritik aşamada bile AKP, hadi bırakalım çözüm konusundaki siyasi sorumluluğunu, hükümet olarak, yaşam hakkının kutsallığı ve insani değerlerin korunması yükümlülüklerini dahi yerine getirmekten kaçınmakta ve adeta ölümlere davetiye çıkartmaktadır. Dahası, insanların ölüm sınırında gezindiği bu sorunda da hükümet, tıpkı başka toplumsal sorunlarda olduğu gibi “Ben ne dersem o olur” iktidar anlayışıyla hareket etmekte ve sağlıklı diyalog yolları kurmak yerine, sorunu siyasi bir manevra alanı olarak kullanmaktadır.

Özgürlük ve demokrasi alanını toplumsal yaşamın her alanında giderek daraltan AKP hükümeti, Kürt sorununda izlediği otoriter, baskıcı, tekleştirici yöntemlerle ve sürdürdüğü anti demokratik devlet anlayışı ile bugüne kadar yeterince ölüme, acıya ve gözyaşına neden olmuştur. Bugün taleplerini ifade etmek için açlık grevlerine başvuran mahpuslara karşı içinde bulunduğu duyarsızlık, aymazlık hali ise geçmişten hiçbir ders almadığını, sorunu çözmek yerine derinleştirme anlayışından vazgeçmediğini göstermektedir. Açlık grevlerinin bugün diyalog yöntemi ile çözülmesi, bugüne dek AKP hükümetinin askeri ve siyasi operasyonlarla derinleştirdiği Kürt sorununda da çözüme doğru atılacak önemli bir adım olacaktır.

Ülkenin temel sorunlarının çözümünde toplumsal konsensüs aramayıp, tüm kesimlerin sorgusuz sualsiz, politikalarına biat etmesini isteyen AKP hükümeti, açlık grevleriyle ilgili yapılan önerilere, getirilen çözümlere, taleplere ve beklentilere gözünü, kulağını tamamen kapatmaktadır.

Bu nedenle, takiye yapmayı, gerçekleri saptırmayı mubah görmektedir. Başta “inkâr” ve “tecrit” politikaları olmak üzere dünün iktidar sahiplerine karşı getirdikleri bütün suçlamaları bugün kendileri yapmaktadır.

Tecrit ve izolasyon politikaları, egemenlerin iktidarını tesis etme amacıyla insani özellikleri köreltmek için uygulanan ve Türkiye’deki tüm muhalifleri bekleyen, insanlık dışı bir uygulamadır.

Açlık grevlerinin başlamasına neden olan siyasi ve insani talepleri diyaloglarla çözmek yerine, sorunu değil de, sorunu ifade eden insanları ölüme sürüklemesinin veya sürüklenmesine seyirci kalınmasının, ülkemizde onarılması imkânsız derin yaralar açacağına inanıyoruz.

Bu nedenlerle, açlık grevlerine seyirci kalmak, ölümlere seyirci kalmaktır.

Bizler emek ve meslek örgütleri olarak hükümeti bu konuda sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz. Bir kez daha ifade ediyoruz,
Bu Kez Ölüme Karşı Yaşam Kazansın!

MARDİN KESK

MARDİN TABİP ODASI

MARDİN TMMOB

MARDİN DİSK



1787 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
KESK'ten Haberler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi42
Bugün Toplam414
Toplam Ziyaret305250
Hava Durumu
Saat
ANADİLSİZ EĞİTİM OLMAZ
DAHA GÜZEL BİR DÜNYA İÇİN EĞİTİM SEN'DE ÖRGÜTLEN
10 EKİM ANKARA KATLİAMI!
FAŞİZME, DARBELERE VE SAVAŞA KARŞI BARIŞ VE DEMOKRASİ İSTİYORUZ!
21 MART NEWROZ KUTLU OLSUN!
EŞİT VE ÖZGÜR YAŞAMAK İSTİYORUZ!
1 MAYIS
BİRLİKTE DEĞİŞTİRECEĞİZ