İnsanlık Suçu "TECAVÜZ"Son
dönemde Kürdistan'daki devlet ve cemaat kurumlarından çok sayıda tecavüz
haberleri gelmektedir. Adeta yeni bir konsept söz konusudur ve bu konsept temel
olarak tecavüze dayanmaktadır. Devlet kurumları gibi cemaat yapıları da, bu tür
insanlık suçlarını işleyenleri korumakta, adeta teşvik etmektedir. N.Ç.
olayından Bingöl-Solhan'da yaşanan olaya kadarki süreçte, suçluların hukuki
kurumlarca da gözetilmesi gerçeğiyle karşılaşılmaktadır. Halkımızın gösterdiği
yoğun tepkiler sonucunda serbest bırakılan bazı faillerin yeniden tutuklanması
söz konusu olmuştur. Midyat ilçesinde yaşanan olay ise, bir öğrenci yurdunda gerçekleşmesi açısından dikkat çekicidir. Devlet, bölgedeki yoksul öğrencilere yurt açmayarak çok sayıdaki yoksul öğrencinin cemaat yurt ve evlerine mecbur kalmasına neden olmaktadır. Bunun bir politika olduğu açıktır. Her türlü denetimden uzak olan bu yurt ve evlerde ciddi istismar iddiaları söz konusudur. Nitekim, son olay, çocuklarımızın nasıl tehlikelerle karşı karşıya olduğunu ortaya koymaktadır.
Söz
konusu yurtta yönetici olan H.K. isimli şahsın pek çok çocuğa tecavüz ettiği
ortaya çıkmıştır. Tecavüze uğrayan çocuklardan olan 14 yaşındaki çocuğun
ifadesine rağmen, suç delili olan eşyalar araştırılmaya gönderilmemiştir.
Çocukların yoğun şiddete de maruz kaldıkları süreçte, H.K., idarenin gözleri
önünde cürüm işlemeye devam etmiştir. Yurt idaresinin sanığı koruma girişimi,
olaylara tanıklık eden çocukların ifadesiyle de sabittir. Nitekim yurt müdürü
olan A., "sanığı tutuklatacak tarzda ifade vermemeleri" için
çocuklara baskı uygulamıştır. Bununla da yetinmeyen yurt idaresi, sanığın suçu
sabit görüldüğünde alabileceği cezanın düşük olabilmesi için, onu kaloriferci
kadrosunda göstermeye çalışarak, bütünüyle suçlunun, dolayısıyla tecavüz
suçunun tarafına geçmiştir. Zanlı ile birlikte, bir bütün olarak yurt
idaresinin de suça katılımı ve teşviki söz konusu olduğu için yargılanmaları
gerekir. Tanık
ifadelerine göre yurttaki temizlik işleri de çocuklara yaptırılmaktadır. Ayrıca
İmam Hatip Lisesi'nde görevli öğretmenler de bu çocuk yurdunda kalabilmektedir.
Çocukların her bakımdan sömürüldüğü bu aşağılık düzeni sürdürenler, kimlerden
güç almaktadır? Mağdurun ailesinin anlatımlarından, yurt idaresinin ailenin
yoksulluğunu kullanarak suçu örtmeye çalıştıkları, H. isimli polis memuruyla
birlikte yurt müdürü A.'nın aileye baskı uyguladıkları anlaşılmaktadır. Bu
durum, bu tür yapıların bölgede kurdukları sistemin diğer sac ayaklarının hangi
kurumlar olduğunu açığa çıkarmaktadır. Söz
konusu davada soruşturmanın eksik yürütüldüğü, delillerin karartıldığı, pek çok
kurumun bu "itibarlı" ve "ayrıcalıklı" suçluları korumaya
çalıştığı gözlemlenmektedir. Biz Eğitim-Sen ve duyarlı kamuoyu olarak bu
davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz. "Tecavüzcüleri Korumak,
tecavüzcülerle bir olmaktır", "Tecavüz bir insanlık suçudur",
"Tecavüzcü zihniyet hesap verecek", "Tecavüze sessiz kalmak,
tecavüze ortak olmaktır." Kamuoyuna
saygı ile duyurulur. Eğitim Sen Mardin Şubesi
|
2426 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |