EĞİTİM SORUNLARIBASINA VE KAMUOYUNA 2010-2011 Eğitim Öğretim yılına eğitimdeki kalıcılaşmış sorunlara yeni sorunların eklendiği, eğitimin her alanda tam bir kaosa sürüklendiği koşullarda giriyoruz. Her şeye rağmen özellikle eğitim hayatına yeni başlayan, eğitim hayatını devam ettiren öğrencilerimize ve bir bütün olarak eğitim emekçilerine başarılar diliyoruz.Velilerimizi de eğitimdeki sorunların çözümü konusunda daha duyarlı olmaya ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. KPSS’de yaşanan rezalet sonrası öğretmen atamalarının yapılmaması, zaten yıllardır eğitimin en önemli sorunlarından biri olan öğretmen açığını bu yıl en üst boyutlara vardırmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen atamalarında sınavların kaldırılması ve ancak atanmayı bekleyen tüm öğretmen adaylarının göreve başlamasıyla kapanabilecek öğretmen açığını ortadan kaldırmak yerine, yaşanan rezaleti fırsata çevirmeye çalışarak öğretmenlere ücretli köleliğin dayatıldığı ücretli öğretmenlik uygulamasına sarılmaktadır. Kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen uygulamasıyla bir işyerinde aynı nitelikte iş yapanları ayrı ücretlendirerek iş barışını da engellemektedir. Yaşanan sınav rezaletlerinde parmağı olduğu her geçen gün daha fazla gün yüzüne çıkan cemaat ve tarikatlar, eğitim sistemini tam anlamıyla kuşatmış; önünde “milli” kavramı olan Eğitim Bakanlığı, cemaatlere terk edilmiş durumdadır. Başında bir kadının bulunduğu ama erkek egemen zihniyetle yönetilen Milli Eğitim Bakanlığı’nda kadın yöneticilerin bulunmaması, okullarda kız öğrencilerin yaşadığı sorunların algılanıp çözülmesi önünde önemli bir engel durumundadır. Her kayıt döneminde olduğu gibi okullarda yaşanan kayıt parası sorununu sağır sultanlar bile duymuşken AKP’nin Milli Eğitimden sorumlu bakanı sayın Çubukçu kendisine bu konuda şikayetler gelmediğini söylemektedir. Her gün görsel ve yazılı medyada bu konuda onlarca haber yapılırken Çubukçu’nun bu yaklaşımı, “düşünmezsen, görmezsen sorun yoktur” anlayışının eğitimdeki yansımasıdır. Buradan Milli Eğitim Bakanı’nı ciddiyete davet ediyor ve eğitimde ticari zihniyeti egemen kılan bu anlayışın ortadan kaldırılması konusunda gerekli adımları atmaya çağırıyoruz. Eğer okul aile birliklerinin topladığı paraları bilmiyorlarsa bilsinler ve bununda aynı şeye hizmet ettiğini duysunlar. Velilerimizi eğitimdeki bu ticari mantığı reddetmeye çağırıyor; bu tür zorlamalar karşısında da yanlarında olacağımızı bilmelerini istiyoruz. Bir yandan kaynak yetersizliği gerekçesiyle velilerimiz kayıt parası, aidat vb. ödeme zorlanırken, öte yandan kameralı izleme gibi baskıcı, öğrencilerimizi tehdit olarak gören bir yaklaşımın sonucu olarak okullara kameralı izleme sistemleri kurulması için on binlerce lira harcanmaktadır. Eğitim Sen, kurulduğu günden itibaren bir bütün olarak eğitim sisteminin sorunlarını tartışma, çözüm önerileri üretme ve bunları toplumsal alana yansıtma çabası içinde olmuş; ülkemizin temel sorunlarına ilişkin demokratik ve katılımcı çözüm perspektifinin oluşturulması konusunda da kendisini sorumlu hissetmiştir. “Anadilde eğitim”e de bu bağlamda yaklaşan sendikamız, sorumlu tutumunu, hakkında açılan kapatma davasına rağmen terk etmemiştir. Başta eğitim hakkı olmak üzere, insanlığa yol gösteren evrensel insan hakları ilkelerinin, medeni ve siyasal haklar ile sosyal hakların ayrımsız bir şekilde herkes için uygulanmasından yana bir politika izlemiştir.Eğitim Sen olarak yıllardır savunduğumuz ve bu konuda büyük bedeller ödediğimiz ana dilde eğitim, bilimsel bir gerçeklik olmanın yanı sıra ülkemizin temel sorunlarından olan Kürt sorununun çözümünün temel dayanaklarından biri durumundadır. Ana dilde eğitim iddia edildiği gibi ülkeyi bölünmeye değil, halklar ve kültürler arasında kardeşliğe hizmet edecektir. Dünyanın bir çok ülkesinde ana dili eğitiminin, eğitimin kalitesini artırdığı ve daha özgür sorgulayan, kendine güvenen bireyler yetiştirdiği bilimsel bir olgu olarak önümüzde durmaktadır.Anadilinde Eğitim isteyen Kürtlerin yanında Bu gerçeklik ortadayken bugünlerde sıkça demokratikleşme söyleminin yapıldığı ülkemizde ana dilde eğitimin önünü açacak düzenlemelerin yapılması yerine, bu konuda hak talep eden Kürtlerin Bakan Çubukçu tarafından tehdit edilmesi anlaşılmaz bir tutumdur. Eğitimdeki tek tipleştirici zihniyetin bir diğer yansıması da yaz-kış demeden her gün çocuklarımıza “Andımız”ın okutulmasıdır. Tüm öğrencilerin militer bir yaklaşımla hizaya sokulması, rahat-hazır ol komutları eşliğinde ant içilmesi; eğitim ve öğretimin temel amacı olan özgür ve kendini geliştiren bireyler yetiştirmeyi sağlamaz, aksine onun önünde engel olur. Çocukları şekillendirmesi, disipline edilmesi gereken kimseler olarak gören, sorun ya da tehlike olarak algılayan bir anlayışla hazırlanan bu metnin düzenlendiği İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 12. maddesi kaldırılmalıdır. Kimsenin kimseye kurban edilmediği, özgür bireyler yetiştirmenin önü açılmalıdır.Mardin yereli açısından baktığımızda da eğitimdeki durumumuz hiç iç açıcı değildir.Yerelde hem Mardin valiliği hem Milli Eğitim müdürlüğü öğrenci başarısını artıracak ve eğitimdeki kaliteyi artıracak bir yaklaşım içinde değiller.Bu bağlamda gördüğümüz bazı eksiklikleri şu şekilde belirtebiliriz.1-Hem Mardin Valiliği hem Milli Eğitim Müdürlüğü Eğitimle ilgili herhangi bir kararda veya herhangi bir uygulamada hiçbir şekilde yerel dinamikleri karar süreçlerine katmamaktadır.Her şeyi en iyi biz biliriz mardindeki eğitimdeki başarısızlığın en temel nedenidir.
2-Mardin milli eğitimde şube müdürleri ve müdür yardımcıları seçiminde kadrolaşma politikası yürütülmekte ve liyakata hiç önem verilmemektedir.Ki biz Mardin milli eğitimdeki hem şube müdürlerinin hemde müdür yardımcılarının bazılarının okullardaki yönetim kademelerine sadece kendi yandaşlarını yerleştirmeye çalışmaktan başka bir uğraş içinde olmadıklarını çok yakından somut örnekleriyle biliyoruz. 3-Mardindeki okullara araç gereç temininde milli eğitimin katkısı yok denecek kadar azdır.oysa bu milli eğitimin donatım bölümünde okullara araç gereç temini ve okulların genel ihtiyaçlarını karşılamak için kaynak aktarıldığını biliyoruz. 4-Mardinde bir Fen Lisesi,bir Anadolu Öğretmen Lisesi ve Dört Anadolu Lisesi olmasına rağmen yurt kapasitesi ihtiyacın çok altındadır.Mardin eğitim sen olarak daha önce defalarca dile getirmemize rağmen yeni yurt yapma konusunda herhangi bir çalışma yapılmamıştır.Bu durumda öğrenciler cemaat yurtlarına gitmeye mecbur bırakılmaktadır. 5-Genel olarak sınıflardaki ortalama öğrenci sayısı 50 olmasına rağmen derslik ihtiyacının karşılanması açısından yeterli bir çalışma yapılmamıştır.Ayrıca bazı okullarımızda kapasitenin çok üstünde öğrenci alınmaktadır.okullar arası bu farklığın ortadan kaldırılması için bir çaba sarfedilmemiştir. 6-İlimiz genelinde öğrencilerin sportif faaliyet yapacakları alanlar yok denecek kadar azdır.Hibe tarzında yapılan projelerde kalıcı olabilecek spor salonu basketbol,voleybol ve halı saha yapma gibi eğitime doğrudan katkısı olacak şekilde değerlendirilmemiştir. Eğitim Sen olarak eğitimde yaşanan bütün sorunların takipçisi olacağımızı ve çözümü yönünde öğrenci ve velilerimizle birlikte mücadelemize devam edeceğimizi belirtiyoruz. EĞİTİM SEN MARDİN ŞUBESİ
|