Ortadoğu’da Savaşı ve Kadın Kırımını Durduralım!
Ortadoğu’nun binlerce yıllık kadim halklarından ve inançlarından olan Ezidilik, sözüm ona İslam’ın gereği olarak eli kanlı çetelerce saldırılara uğramakta,kutsal mekânları yıkılmakta ve yaşam alanları ortadan kaldırılmaktadır. Çetecilerden kaçarak Şengal Dağı’na sığınan Ezidi kadınlar ve çocuklar yiyecek ve su sıkıntısı yaşamakta, sığınacak yer, ağaç gölgesi bulamamaktadır. Şengal Dağı Ezidilerin kutsal dağıdır. Bugün çetecilerin saldırısına karşı binlerce Ezidi’nin dayanılmaz sıcağın altında yaşam mücadelesinin mekânı haline dönüşmüştür. Şengal Dağı’ndan daha güvenli olabilecek yerlere gitmek isteyen Ezidiler ise Rojava’ya, Erbil’e, Duhok’a, Uludere'ye ya da Silopi’ye ulaşabilmek için yüzlerce kilometrelik yolu yalın ayak yürümek zorunda kalmaktadır.
Çocukların oyun oynaması, şarkılar söylemesi gereken topraklarda mermiler, toplar, mayınlar ve tanklarla karanlığın haritası çizilmektedir. Çocukların gelecekleri, gülümsemeleri çalınmaktadır. Anne karnında bebekler savaşın soğukluğuna doğmakta; birkaç yıldır hayatı tanımaya başlayan çocuklar silah seslerinin ayırdına varmaktadır. Genç kadınlar ve anneler IŞİD çetelerinin eline canlı halde düşmemek için yanlarında bıçaklarını taşımaktadır.
Tüm bu vahşetten kaçıp geride komşularını, akranlarını, sevdiklerini bırakarak Türkiye’ye göç eden bazı kadınlar için ise en basiti küçük yaşta evlendirilmek, kuma gitmek, istemediği evliliklere zorlanmak başta olmak üzere kadın tacirlerinin eline düşmek, taciz, tecavüze maruz kalmak söz konusudur. Savaştan kaçan kadınlar kamplarda ve kampların dışında erkek devletin gazabına uğramakta, hem de bin bir güçlükle sığındıkları ülkelerde ucuz iş gücü olarak kullanılmaktadırlar.
Kadın bedeni ve ruhuna yapılan saldırıların en iğrenç biçimlerini uygulayanlar, IŞİD çeteleri ve ona göz yuman devletlerdir. Türkiye Devleti de, Ezidi kadınların ve çocukların yaşadığı istismar, tecavüz ve katliamların doğrudan içindedir. Çünkü:
Biz bu ülkede yaşayan, farklı halklar, inançlar, diller ve kültürlerden gelen kadınlar olarak erkek egemen zorbalığa karşı mücadele içindeyiz ve olanların farkındayız. Ezidi kadınların Şengal’de ve Türkiye’de maruz kaldıkları insanlık dışı muameleyi derinden hissediyor, gözyaşları, ağıtlar ama her şeyden önemlisi isyanımızla savaşa karşı çıkıyoruz. Savaşla yoğrulmuş bu topraklarda biz kadınlar birbirimizi tanıyor, bize kader diye yutturulmak istenen katliamlara teslim olmuyoruz.
Bizler; Ezidi Kürt, Hıristiyan, Şii Arap ve Şii Türkmen,Ermeni ve Keldani, binlerce yıldır kültürleri, inançları ile bu coğrafyada var olan kadim halklara saygı duyuyoruz. Bizler farklılıklarımızla bir arada yaşamının hayatta en değerli kazanım olduğunun farkındayız. Acının ve öfkenin her türlüsüne maruz kalan Ortadoğulu kadınların bilinciyle; son dönemde İslam’ı kullanarak terör estiren çetelerin yok etmek istediği tüm değerlere sahip çıkıyoruz. Buradan Ortadoğu’da yeni bir paylaşımının kurbanı olmayacağımızı ilan etmek istiyoruz.
Bu savaşta payı olan başta AKP iktidarı başta olmak üzere tüm dünya devletlerine sesleniyoruz. Birleşmiş Milletler’in de aralarında olduğu bütün uluslararası kurumlara çağrıda bulunuyor, ‘katliamlara göz yummayın’ diyoruz.
Kadınların eşit ve özgürce yaşadığı bir toplum inşa etmek ve yeni bir geleceği kurmak için her dilden, kültürden, inançtan ve halktan kadınlar olarak birlikte direnmeye devam edeceğiz.
Biz ,KESK DİSK TMMOB VE TTB'Lİ kadınlar olarak, Ortadoğu’da eşit ve özgür bir şekilde bir arada yaşamak için halkların verdiği mücadeleyi selamlıyor,erkek egemen zihniyetin kadına reva gördüğü şiddet,tecavüz,katliam ve savaşa karşı 1 Eylül Dünya Barış Gününde tüm kadınları alanlara çağırıyoruz.
KESK - DİSK - TMMOB - TTB |
1680 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |