Maraş Katliamı Anma EtkinliğiMaraş katliamı, özellikle Alevi gençleri ve aydınlarının Kürdistan ve Türkiye’de yükselen devrimci direnişte öncülük düzeyinde rol aldığı bir dönemde gerçekleşmiştir. Bu katliamla bir yandan Alevi toplumunun kitlesel olarak bu devrimci direnişe katılmasının önü alınmaya çalışılmış, bir yandan da bir Sünni-Alevi çatışması yaratılarak devrimci dinamizmin hedefi saptırılmak istenmiştir... Oysa katliamda faşist çeteler birer araç olarak kullanılmış, katliamı bizzat devlet planlamış ve yürütmüştür. Olayların gelişimine dönecek olursak, her şey, bundan 36 yıl önce 19 Aralık gecesi bir ülkücünün Çiçek Sineması’na attığı bir bombayla başladı. O bombanın tahrip gücü düşüktü ancak, sonrasında bir utanç tablosu haline gelecek olan zincirin ilk halkasıydı. “Müslüman Türkiye” sloganıyla harekete geçen ülkücüler, bombalı eylemlerine ve insan kıyımına devam ettiler ve 21 Aralık’ta TÖB-DER üyesi iki öğretmeni öldürdüler. 22 Aralık günü iki öğretmenin cenazesini taşıyan kalabalığa faşist gruplar “Komünistlerin, Alevilerin cenaze namazı kılınmaz” diyerek saldırdılar. Bağlarbaşı camii imamı da cuma vaazında “Oruç tutmakla, namaz kılmakla hacı olunmaz; bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır; bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır” gibi fetvalar vermiştir. Arkasına devleti alan faşist gruplar, işaretledikleri evlere baskınlar düzenleyerek genç-yaşlı-çocuk-kadın demeden Alevi vatandaşlarımızı katletmişlerdir. Evleri, işyerlerini yağmalayarak yakmışlardır. O sırada polis ya da askerin olaylara herhangi bir müdahalede bulunmaması da kayıtlara geçmiştir. 19 Aralık’tan 26 Aralık’a kadar hiç durmadan kıyımlarına devam eden faşistler, elini kolunu sallayarak bugün dahi ortalıkta gezinmektedirler. 36 yıl önce öldürülen yakınlarını anmak isteyen Alevi vatandaşlara AKP Hükümeti tarafından izin verilmemesi ve AKP’nin destan yazan polisi tarafından engellenmesi, bu katliam zihniyetinin hala sürdüğünü göstermektedir. Çorum, Sivas, Lice, Gazi, Reyhanlı, Gever, Soma ve Roboski katliamlarına adını altın harflerle yazdıran Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kan dökmeye doymamakta, adeta bu katliamlardan zevk almaktadır. Ama biz biliyoruz ki, ne kapatılan dosyalarla ne de saklanan arşivlerle bu katliamlar unutturulur. Katliamlarına legal bir kılıf uyduran devlet, özür mahiyetinde yaptığı küçük açıklamalarla ancak kendisini kandırmaktadır. Failler ortaya çıkmadan, ailelerin acıları dinmeden, suçlular en ağır cezalara çarptırılmadan toplumsal barıştan da bahsetmek hiç inandırıcı olmayacaktır. Bu ülkede cenneti hiç yaşamasak da cehennemi çok iyi biliyoruz. Biz o cehennemde Maraş’ta, Sivas’ta, Gever’de ve Roboski’de ama her defasında o güzel insanlarla birlikte yandık. Ancak ölmedik! Ve her seferinde küllerimizden yeniden doğmayı bildik! Asıl ölüler, katliamlara tanıklık edip de susanlar ve göz yumanlardır. Geçmişte ve günümüzde yaşanan katliamları unutmayarak, unutturmayarak ve bu katliamları toplumun vicdanında bilince çıkararak her defasında faşist zihniyeti mahkûm edecek, bir daha böylesi katliamların yaşanmaması için toplumsal duyarlılığı arttıracağız. Bu nedenle, Maraş’ta hayatını kaybeden Alevi vatandaşlarımızı her yıl anarak Türkiye’de gömlek değiştirmiş bu faşizan zihniyeti geçmişindeki bu utançlarla yüzleştireceğiz. Kahrolsun faşist devlet ve kahrolsun faşist zihniyet! Yaşasın halkların kardeşliği! KESK MARDİN ŞUBELER PLATFORMU |
1496 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |