Farinaz Xosrowanî

   Adını baskı ve diktatörlük rejimi ile duyuran İran’da dün bir istihbaratçı Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Mahabad bölgesinde bir otelde çalışan Farinaz Xosrowanî’ye tecavüz etmeye çalışmıştır. Bu olay her ne kadar eril zihniyetin alçakça bir saldırısı olarak görünse de aynı zamanda politik bir saldırıdır da. Farinaz Xosrowanî’ye yapılan saldırı, Kürt halkının öz kimlikleri ile yaşamak istemelerinden dolayı Molla rejiminin, Kürtlere bakış açısını da gösteren zihniyetin bir ürünüdür aynı zamanda. Kürt kadınına reva görülen bu durum sadece İran’da yaşanmadı. 12 Eylül Cuntası ve OHAL dönemlerinde de Kuzey Kürdistan’da gözaltına alınan bir çok Kürt kadını eril zihniyetin aşağılık tezgahlarından geçti. Baskı, tecavüz ve bedeni üzerinden kadını aşağılama girişimleri beraberinde büyük direnişlerin yaşanmasına neden oldu. Kürt kadının direnişi her geçen gün o kadar büyüdü ki, Zilan, Beritan, Sakine ile yükselen direniş bayrağı, Rojava’da Arin Mirkan ile en yüksek noktasına ulaştı. Böylece Mitsel bir söylem olsa da Amazon kadınlarından sonra, Eril zihniyete karşı en büyük direniş çizgisini Kürt kadını gerçekleştirdi. Kadının özgürlüğü uğruna yaşamından seve seve vazgeçebileceğini gösterdi. İki gün önce Mahabad’ta yaşanan olaya bu açıdan bakıldığında, olayın alçaklığının yanında, Kürt kadınının onuru için canını feda etmesi, ulus mücadelesi içinde değerlendirildiğinde, yaşanan trajedinin yanı sıra eril zihniyeti mahkum etme adına da büyük bir cesaret örneğidir.   

   Farinaz, salyaları akan bir rejimin, salyaları akan bir uşağı tarafından tecavüze uğramamak için çalıştığı otelin dördüncü katından kurtulma şansının az olduğunu bile bile adeta ölüme atlamıştır. Farinaz onuruyla yaşamak için ölümü seçen bir kadın olarak artık kadınların bilincinde bir simgedir. Şu bilinmeli ki Türkiye’de Özgecan için verdiğimiz mücadele bugün İran’da Farinaz için verilmektedir. Olayın duyulmasından sonra istihbaratçının yakalanması ve yargılanması için sokaklara dökülen insanlara saldıran rejim güçleri erkek devletin erkek adaletini temsil etmektedir. KESK olarak çok yakından tanıdığımız bu senaryonun tekrarlanmaması için İran’da adalet mücadelesi veren herkesi selamlıyoruz.

   Farinaz’ın yaşadığı olaya politik zihniyetin dışında, eril zihniyet açısından düşünüldüğünde, Ortadoğu coğrafyasında kadının sosyal yaşamda yaşadığı zorlukları da gözler önüne sermektedir. Kadınlar aileden başlayarak işyerlerinde ve tüm kamusal alanlarda erkek sistemin taciz, tecavüz ve şiddet politikası ile karşılaşmaktadır. Sistemli şekilde arttırılan bu tecavüz politikasında erkekliğin kurumsallaşmış hali olan devlet mekanizması önemli bir rol üstlenmektedir.

   Bu tecavüz politikası tüm toplumsal yaşamı militaristleştirmekte, dolayısıyla biz emekçileri de hedef almaktadır. Eşitlik, özgürlük ve adaleti ortadan kaldıran erkeklik devlet, asker, istihbaratçı eliyle kadınların yaşamlarını baskı altına almaktadır. Bu zihniyet kadınları ayakta yürüyen cenazelere çevirmek istemektedir. Kadın yaşamın kaynağı olduğu halde, doğanın dengesini bozmaya hevesli kapitalist- eril zihniyet kadınları da kurutmak için geleni yapmaktadır. Geçen hafta Afganistan’da din tacirliği yapanlara karşı çıkan Farkhunda’nın linç edilerek öldürülmesi gibi kadınlara açılan savaşın korkunçluğu ortadadır.

   KESK olarak Mahabad bölgesinde rejimi protesto eden ve adalet talep eden herkesi tekrardan selamlıyoruz. Bu mücadele sadece Farinaz için değil tüm kadınların, emekçilerin ve halkların özgürce yaşayabilecekleri bir dünya için verilmektedir. İstihbaratçının yargılanması basit bir adli vaka değil; tarihsel baskı sistemiyle hesaplaşmanın bir parçasıdır. Bu yüzden herkesi İran rejimini protesto etmeye çağırıyor, Farinaz’ın ölümünden sorumlu istihbaratçı yargılanana kadar adaletten bahsedilemeyeceğini hatırlatmakta ehemmiyet görüyoruz.

KESK MARDİN ŞUBELER PLATFORMU 

Yorumlar