"ADİL VE DEMOKRATİK BİR BARIŞ TALEBİ İÇİN BURADAYIZ"

Bizler son üç aydır yaşanan gerginlik ve ardından 24 Temmuz’da sıcak çatışmalı hale dönüşen bu gelişmelerden duyduğumuz kaygıları kamuoyu ile paylaşmak için bugün burada toplanmış bulunmaktayız.

Halkımıza, insanlığa karşı olan sorumluluğumuz ve ülke insanının özgürlük ve demokrasi taleplerine olan inancımız gereği buradayız.

2013 Amed Newroz’unda Sayın Öcalan'ın okunan mektubu ile birlikte tüm Türkiye’de barışın kardeşliğin ve gerçek demokrasinin tesis edeceği konusunda büyük bir inanç ve umut gelişti, arkasından gelişen diyaloglar açıklamalar görüşmeler bu beklentileri güçlendirdi. Tüm araştırmalar Demokratik Çözüm Sürecinin büyük toplumsal destek gördüğünü açıkça ortaya koydu. İnsan ölümleri son buldu, ekonomik sosyal ve Siyasal hayata dair toplumda büyük bir rahatlama yaşanmaya başlandı ve en önemlisi de toplumda ve bizlerde demokratik hak ve özgürlüklerin hayata geçirileceği umudunu yarattı.

Ancak bu durumu fırsata çevirmesi gerekenler, bizatihi işi ağırdan almalar, yasal zemin oluşturmama ve toplumu yeterince doğru bilgilendirmemeleri sonucu büyük bir güvensizlik ortamı oluşturuldu. Tarafların ortak katılımı ile kamuoyuna açıklanan “Dolmabahçe Mutabakatının” yarattığı iyimser hava aksine yapılan açıklamalar ile bir anda yerini karamsarlığa bıraktı. Sayın cumhurbaşkanının açıklamaları, İmralı’ya uygulanan tecrit, çözüm sürecinde ciddi tıkınmaya neden oldu.

Bu atmosferde gerçekleşen 7 Haziran seçimlerinde Halkımız İradesini, ne AKP'ye ne de diğer partilere tek başına iktidarı vermeyerek siyasi partilerin bundan ders çıkarıp bir araya gelmesini istemiştir. Bunu yok sayan, adeta halkı kullandığı bu iradesinden dolayı cezalandıran anlayışları da burada mahkûm ediyoruz. Henüz yapılmış olan 7 Haziran seçimlerini yok sayan, erken seçim tartışmalarının ülkemize ve milletimize bir fayda getirmeyeceğini, ortak aklın gereği olan hükümetin bir an önce kurulmasını, ülkenin güvenliğinin seçime heba edilmemesini tüm kesimlerden talep ediyoruz.

Ayrıca bilinmektedir ki son zamanlardaki gerilimin ana kaynaklarından biri de Hükümetin Suriye politikasıdır. Rojava'da yaşayan tüm etnik kökenlerin ve farklı inanç gruplarının Tecavüzcü, Barbar DAİŞ çetelerine karşı verdiği insanlık mücadelesinde Hükümet, Rojava halklarının yanında yer almalıdır. Bu hem tarihsel süreç ve sorumluluk, hem de kardeşlik hukuku gereğidir.

Ayrıca sözde DAİŞ çetelerine karşı bölgemiz ve Güney Kürdistan'daki alanlar savaş uçaklarınca bombalanması, sivil insanların zarar görmesine, yeni can kayıplarına ve ölümlere zemin hazırlamaktadır, yangınlara sebep olarak doğaya büyük zararlar vermektedir. Bölgede ve ülkede en ufak demokratik hak talebi bile terörize edilerek ve orantısız güç kullanılarak bastırılmakta, binlerce kişi keyfi gözaltına alınmakta, gözaltı sırasında şiddete maruz kalmaktadır. Tüm gösteriler şiddetle bastırılmakta, ölümler artık sıradanlaşmaya başladı. Adeta 90’lı yılların güvenlik konseptine doğru sürüklenmekteyiz. Bunun ülkeye zarar verdiğini daha önceki deneyimlerimiz ile sabittir.

Biz Mardin’in esnafları, işadamları, turizmcileri, sağlıkçıları, Mimar Mühendisleri, eğitimcileri özcesi tüm kesimleri bu gidişattan kaygılıyız.

TALEBİMİZDİR..!

Savaşın kimseye faydan getirmediğini deneyimlerimiz ile ortadadır, büyük acılar ve bedellerle de olsa eninde sonunda barış ile sonuçlanacaktır. Onun için diyoruz ki;

1) Bu çatışmalı durum derhal durdurulmalıdır

2) Güvenlik eksenli politikalardan derhal vazgeçilmelidir

3) Suriye/ Rojava’da halkların kazanımlarına olan düşmanlıktan vaz geçilmeli

4) Sayın Öcalan’a uygulanan tecride son verilmeli, muhatapları, ailesi ve avukatları ile görüşme imkanı sağlanmalı

5 ) Kalıcı ve demokratik bir barış için müzakerelere derhal başlanmalıdır.

MARDİN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

Yorumlar