Yaşam ve İş Güvencemiz İçin Mücadelemizde Israr Ediyoruz! AKP faşizminin halklara, kadınlara, emekçilere ve doğaya yönelik saldırılarını hız kesmeden devam ettirdiği bir süreçte “Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” 8 Mart'ı kadınların direniş gücüyle karşılıyoruz. Hukuksuz biçimde sokağa çıkma yasakları uygulanarak, abluka altına alınan kent ve ilçelerde her gün yeni katliamlar yaşanıyor.cansız bedenler günlerce sokakta bekletiliyor, katledilen kadınların çıplak bedenleri işkence edilerek teşhir ediliyor. Kirli savaş politikaları en çok kadınları hedef alıyor, egemen anlayışın önce kadınları vurun taktiği savaş stratejisi olarak yürütülüyor. Kadın emeğini, kimliğini ve bedenini hedef alan saldırılar erkek-devlet-sermaye ortaklığında devam ettiriliyor. Savaşın yok etmeye çalıştığı hakikatlerde her gün katledilen, intihara sürüklenen, tacize ve tecavüze uğrayan kadınların sayısında yaşanan artış, yokmuş gibi gösterilerek'' kadına şiddet yoktur, algıda seçicilik vardır'' söylemleri bizzat Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanı tarafından dile getiriliyor. Kadın katillerine “saygın tutum” indirimleri uygulanarak, yeni katliam ve tecavüzlerin önü açılıyor. LGBTİ’lere yönelik nefret söylemi yaygınlaştırılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, Şeyhülislamlık kurumu gibi çalıştırılarak toplumsal yaşamın her alanının, özellikle günlük yaşamın dini esaslara göre yeniden şekillendirilmesi için bir “fetva makamı” olarak gün be gün etkisini artırıyor. Fiili rejim değişikliğiyle tek adam yönetimine uygun yeni bir toplumsal inşa sağlanmak isteniyor. Biat eden yeni toplum modeline uygun olarak çalışma yaşamını düzenleyen yeni yasalar kadınlar yok sayılarak hayata geçiriliyor. Yarı zamanlı ve esnek çalışma biçimleri kadınların doğum ve annelik izinleri gerekçe gösterilerek temel istihdam biçimine dönüştürülmek isteniyor. Kiralık işçi dönemini başlatan yeni torba yasalarla kadınlar başta olmak üzere tüm emekçiler düşük ücretli, güvencesiz ve sendikasız çalışmaya mecbur kılınmaya çalışılıyor. Kısaca özetlediğimiz bu tablo içerisinde, biz KESK'li kadınlar, yıllardır verdiğimiz eşitlik ve özgürlük mücadelesinde, toplumun her kesiminden ezilen, dışlanan ama isyan eden, barış, emek ve özgürlük mücadelesi ile kadın mücadelesinin ayrılmaz bütünlüğüne inanan bütün kadınlarla direnişi büyüterek yaşamlarımız üzerinde kurulan erkek egemen ablukayı kırabileceğimize inanıyoruz. Biz kadınları çalışma yaşamı ve kamusal alanlardan kopararak eve kapatmayı hedefleyen iktidarın baskı ve korkutma politikalarına karşı, iş yerlerimizde, sokaklarda, alanlarda sesimizi ve isyanımızı büyüterek mücadelemizi devam ettirmeye kararlı olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. - Örgütlü olduğumuz bütün illerde yürütülen savaş politikalarına karşı, barış ısrarında buluşan tüm kadınlarla birlikte alanlara çıkacağız. Yaratılmaya çalışılan korku imparatorluğuna inat, sokakları terk etmeyeceğiz. - Tehdit amaçlı genelgelere ve bizi güvensizleştirmeye çalıştıkları yasal düzenlemelere karşı, İş yerlerimizde ''İş Güvencemizden ve Barıştan Vazgeçmiyoruz!'' diyerek kadın emekçilerle dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz. - 3 Mart'ta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve eş zamanlı olarak tüm illerde ASPB il müdürlükleri önünde ''Savaşı, Güvencesizliği ve Kadın Düşmanı Politikaları Reddediyoruz'' diyerek açıklamalar yapacağız. - KESK'li Kadınlar olarak, yıllardır dile getirdiğimiz ''8 Mart'ın Resmi Tatil Olsun '' talebimizi bu yıl da güçlü bir şekilde sahipleneceğiz. ''KADINLARIN ULUSLARARASI BİRLİK, DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜ'' olan 8 Mart, yıllardır verdiğimiz eşitlik ve özgürlük mücadelemizin en önemli kazanım günüdür. Bu nedenle 8 Mart eylem etkinlikleri çerçevesinde taleplerimizi yeni kazanımlara dönüştürmek için mücadeleyi ve dayanışmayı büyütüyoruz. Taleplerimiz: - Yürütülen kirli savaş politikalarına derhal son verilmeli, acilen sokağa çıkma yasakları ve ablukalar kaldırılarak çatışmasızlık ortamı sağlanmalıdır. -Kürt sorununda imha, inkâr ve soykırım politikalarından vazgeçilerek müzakere sürecine dönülmesini sağlayacak bir zemin oluşturulmalı, kadınlar bu sürecin tarafı olarak yer almalıdır. - Aylardır yürütülen savaşta ve bugüne kadar yaşanan katliamların sorumlularını açığa çıkaracak bir soruşturma, yüzleşme ve hakikat süreci başlatılmalıdır. - Kadınların istihdam da var olmasını esnek ve güvencesiz çalışma koşuluna bağlayan, aslolarak kadını istihdam dışında tutmaya yönelik olarak çıkarılan yasal düzenlemelerden vazgeçilmeli, kadınlara güvenceli istihdam olanakları yaratacak yasal düzenlemeler kadınların görüşleri alınarak yapılmalıdır. - Kadın istihdamının önündeki en büyük engel olan bakım sorumluluğunun erkek-devlet ve işveren tarafından paylaşılmasını sağlayan yasal düzenlemeler yapılmalıdır. - Kapatılan kamu kreşleri tekrar açılmalı, gerektiğinde 24 saat açık olacak, nitelikli, ücretsiz ve anadilinde hizmet verecek kreşlerden, istihdam şekline ve mesleğine bakılmadan tüm çalışanların faydalanması sağlanmalıdır. - Kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddeti engelleyecek gerekli yasal düzenlemeler derhal yapılmalı, İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere bu konuda imza atılan tüm uluslararası sözleşmelerin gereği yerine getirilmelidir. - Aile ve Sosyal politikalar Bakanlığı kaldırılarak yerine Kadın Bakanlığı kurulmalıdır. - 8 Mart resmi tatil ilan edilmelidir.
Sınıflı, sömürücü, cinsiyetçi ve hiyerarşik bir düzenin temsilcileri geldiğimiz tarihsel kesitte kadınları yeniden zapturapt altına almak için dağarcıklarında biriktirdikleri bütün şiddet, hile ve ideolojik aygıtları devreye sokuyorlar. Fakat şunu iyi bilsinler ki; Kadınlar olarak bize dayatılan erkek egemen yaşamı reddediyoruz. Bir dönemin kadim hafızasını yeni bir tarihsel çağa aktarmak için, eşitlik özgürlük için mücadeleyi, direniş ve isyanı büyütmek için, DİRENİŞ GİYİNİYORUZ, İSYAN KUŞANIYORUZ! Yaşasın Kadınların Örgütlü Mücadelesi! Yaşasın 8 Mart! KESK MARDİN KADIN MECLİSİ |
1072 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |