• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
KESK ONURUMUZDUR..!

BİRLİKTEYKEN DAHA GÜÇLÜYÜZ!

EĞİTİM SEN'Lİ OLMA ZAMANI
PERFORMANSA, SINAVA HAYIR!
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ
5 EKİM DÜNYA ÖĞRETMENLER GÜNÜ

23 Nisan’ı Gerçek Anlamda Kutlamak, Çocukların Yaşadığı Sorunlara Kalıcı Çözümler Üretilmesiyle Mümkündür!

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 96. yılı kutlanıyor. Türkiye, yıllardır dünyanın tek çocuk bayramını kutlamakla övünedursun, ülkemizde çocukların yaşadığı sorunlar, karşı karşıya kaldığı tehlikeler her geçen gün artmaktadır.

Yıllardır iktidar desteği ile dini eğitim veren kurum ve kuruluşların yasal olmadığı halde açtıkları yurtlar ve evlerde çocuklara yönelik olarak yaşanan cinsel istismar vakaları, çocuklarımıza yönelik olarak bu çirkin saldırının gerçekleşmesine neden olanlara verilen ‘siyasal destek’ çocuklarımızın, öğrencilerimizin nasıl büyük bir tehdit ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir.

Çocuk istismarı gibi son derece hassas ve kamuoyunda infial yaratan bir konuda sorumluları aklamaya ve korumaya yönelik olarak gösterilen siyasi tavır, Türkiye’de çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarının son yıllarda neden arttığını açıklamaktadır.

MEB-Diyanet işbirliği, dini vakıf ve derneklerle yapılan ortak protokoller, laik-bilimsel eğitim anlayışına açıkça meydan okumakta, eğitimi dinselleştirme uygulamaları çocuklar üzerinden hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Oysa çocuğun olduğu her alanda okulda, evde, sokakta çocuklarla ilgili her konuda öncelik çocuğun üstün yararıdır. Çocukların üstün yararına olmayan ve çocuklara yönelik olarak işlenen suçların hiçbir mazereti ya da gerekçesi olamaz. 

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi çocukların istismardan korunmasında öncelikli görevi  devletlere vermektedir. 1990 yılından bu yana iç hukuk kuralı haline gelen sözleşmenin 3. Madde “Taraf Devletler, çocukların bakımı veya korunmasından sorumlu kurumların, hizmet ve faaliyetlerin özellikle güvenlik, sağlık, personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından, yetkili makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt ederler” düzenlemesi özellikle kurumlarda yaşanan çocuk istismarının birinci dereceden sorumlularının AKP iktidarı ve MEB olduğunu göstermektedir.


Bugünkü Türkiye tablosunun çocuklarımıza vaat ettiği geleceğin ne kadar tehlikeli ve karanlık olduğunu son dönemde çocuklarımıza yönelik olarak işlenen suçlara bakarak görmek mümkündür. Siyasi iktidar, çocuklarımızı eğitim biliminin evrensel ilkeleri üzerinden değil, dini kural ve referanslara göre yetiştirildiği; düşünen, eleştiren, sorgulayan değil; düşünmeden, sorgulamadan yaşayan bir nesil ve gelecek vaat etmektedir. Bugünün Türkiye’sinin yaşadığı sorunları çözme yönünde adım atılmadan çocuklarımıza aydınlık ve güvenli bir gelecekte yaşayabilmesi mümkün değildir.

Türkiye’de çocuk işgücü sürekli artmakta, eğitim çağındaki çocuklarımız okumak yerine tarlada, sanayi sitelerinde son derece sağlıksız, ilkel koşullarda çalışmaya ve yaşamaya zorlanmaktadır. Çocuk işçiliğinin her geçen yıl artması, ‘çocuk gelinler’ sorununun hala çözülememiş olması, aylardır süren çatışmalar nedeniyle 500 bini aşkın çocuğun yaşam ve eğitim hakkının ciddi anlamda tehdit altında olmasının hiçbir insani açıklaması yoktur. Çocuklarımızın bugünü ve geleceği için en büyük tehdit, yaşamlarının henüz başlarında bu kadar çok acı ve sorun yaşamalarına neden olan siyasi iktidarın kendisidir.

İlimiz Mardin de sokağa çıkma yasakları nedeniyle eğitim ve öğretim tamamiyle felç olmuş durumda.            

 Nusaybin’de eğitim öğretimin ikinci yarıyılının başlamasıyla sokağa çıkma yasağı konulacak diye bakanlığın talimatıyla tekrar 8. ve 12. Sınıf öğrencileri Mardin Artuklu, Yeşilli, Ömerli ve Midyat ilçelerine taşınmıştır.27-28 Nisan 2016 tarihinde yapılacak olan 2. TEOG sınavı için 2500 öğrenciden, 1150 civarında 8. Sınıf öğrencisi taşınmış, geri kalan öğrenciler okullarına devam etmişlerdir. Ancak 14.03.2016 tarihinde Nusaybin’de 8. kez tekrar uygulanan sokağa çıkma yasağıyla ilçenin büyük bölümü  boşalmış ve bütün Nusaybin ilçe merkezindeki öğrenciler, çeşitli yerlere dağılmış durumdadırlar. Kaç tanesinin okula devam edip edilmediği belli değildir.

              Nusaybin’in Akarsu,Duruca, Girmeli gibi daha önce belde statüsünde olan yerleşim alanları ve diğer bütün köylerde  de ilçe merkezindeki yasaklardan dolayı eğitim öğretim yaptırılmayarak eğitim hakları ellerinden alınmıştır. Buralarda eğitim öğretim devam etsin diye talepte bulunan veliler ve muhtarlara red cevabı verilmiştir. Bu yerleşim alanlarındaki ve  TEOG sınavına girecek öğrencilerin, Teog sınavının amacı dışına çıkartılarak, 60-70 km uzaklıktaki Mardin ili Artuklu ve Midyat ilçelerine kendi imkanları ile gelip sınava girmeleri konusunda velilerine telefon açılmaktadır. Bu öğrencilerin çoğunun köylerinden çıkıp Midyat ve Artuklu’da sınava gitme imkanları bulunmamaktadır.

                Milli eğitim müdürlüklerinin  bu öğrencilerin TEOG sınavına yönelik işlemediği konuları bir an önce telafi etmesi ve telafi sınavına almaları; operasyonların olmadığı köy ve beldelerdeki öğrencilerin eğitim öğretim görmeleri sağlanmalıdır.

Sokağa çıkma yasaklarından dolayı Mardin, Şırnak ve Hakkari’de açık öğretim sınavları ertelenmiştir. Bu ertelenme TEOG sınavı için de alınmalıdır.

              14 Mart 2016 tarihinden beri ilçe merkezindeki sokağa çıkma yasağından dolayı eğitim öğretim yapamayan bu öğrenciler, işlemedikleri konulardan sorumlu olup, tüm Türkiye’deki öğrenciler ile bir tutularak merkezi sınava alınmak istenmektedir. Bu durum  telafisi mümkün olmayan durumlara sebebiyet verecektir. Bu da eğitimde fırsat eşitliğine aykırı bir durumdur.

                Nusaybin’de eğitim öğretime devam etmesi gereken 32849 öğrenciden kaçının eğitim öğretime devam ettiği, devam edemeyen öğrencilerin akıbetinin ne olduğu bakanlık tarafından ve ya il-ilçe milli eğitim müdürlüğü tarafından açıklaması ve bu öğrencilerin mağduriyetlerine yönelik ne gibi bir çalışma yapılacağı ile ilgili kamuoyu bilgilendirilmelidir.

               Öğrenci ve velilerimizin daha fazla mağdur olmaması ve evlerine dönmelerinin sağlanması için bir an önce operasyonları durdurup, sokağa çıkma yasağının kaldırılmasını talep ediyoruz.

 

Türkiye’de ve ilimiz Mardin de çocukların yaşadıkları sorunlara kalıcı çözümler üretmeden, onlara sağlıklı bir gelecek hazırlamak için gerekli adımlar atılmadan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın gerçek bir ‘çocuk bayramı’ olarak kutlanması mümkün görünmemektedir. Tüm çocukların eğitim ve sağlık hakkından eşit koşullarda yararlandığı, çocukluğunu çocukken yaşadığı; barış, kardeşlik ve dayanışma duygularıyla güvenli bir ortamda yetişip, gelecek kaygısı duymayacağı bir ortam yaratıldığı zaman 23 Nisan gerçek anlamına uygun olarak kutlanabilecektir.

Mardin Eğitim Sen Şubesi olarak, çocukların karşı karşıya olduğu tüm tehditler ve yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz… 

 

 

EĞİTİM SEN MARDİN ŞUBESİ



575 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
KESK'ten Haberler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi31
Bugün Toplam446
Toplam Ziyaret305282
Hava Durumu
Saat
ANADİLSİZ EĞİTİM OLMAZ
DAHA GÜZEL BİR DÜNYA İÇİN EĞİTİM SEN'DE ÖRGÜTLEN
10 EKİM ANKARA KATLİAMI!
FAŞİZME, DARBELERE VE SAVAŞA KARŞI BARIŞ VE DEMOKRASİ İSTİYORUZ!
21 MART NEWROZ KUTLU OLSUN!
EŞİT VE ÖZGÜR YAŞAMAK İSTİYORUZ!
1 MAYIS
BİRLİKTE DEĞİŞTİRECEĞİZ