Fiili ve meşru mücadelemizi saltanatlarına karşı tehdit olarak görenlere inat fiili ve meşru mücadelemizi her koşul altında büyüterek devam ettireceğiz. AKP Hükümeti, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde OHAL kapsamında yayınladığı 672 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kendisine muhalif olarak gördüğü tüm kamu emekçilerine karşı adeta savaş başlattığını ilan etti. Son çıkan bu KHK’lar 15 Temmuz darbe girişiminin tüm hukuksuzluklara kılıf olarak kullanılacağını çok daha güçlü şekilde açığa çıkarmış oldu. 672 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 28 bin 163’ü MEB, 2.346 YÖK kapsamında olmak üzere, toplamda 50.875 kamu personeli kamu görevinden ihraç edilmiştir. İhraçlar herhangi bir delil sunma ihtiyacı duymaksızın, hiçbir hukuki kaygı güdülmeksizin “yaptım oldu” gibi faşizme has nitelikte kesinleşmiş karar olarak duyurulmaktadır. İhraç edilenler arasında Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımız üyelerinden arkadaşımızın aynı zamanda şube yöneticisi olması AKP’yi suçüstü yakalatmıştır. Sendikamız EĞİTİM-SEN’nin Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Dersim, Gaziantep, Mardin şube başkanları ve MEB dan 116 üyemiz ile Yükseköğretimden 35 arkadaşımız bu ihraçlardan sadece birkaçıdır. 10 Ekim Ankara Katliamı’ndan sonra bütün Türkiye de olduğu gibi Mardin’de de yapılan 11-12 Ekim Grevleri ve savaşa, yıkımlara, ölümlere karşı yapılan 29 Aralık grevleri ile yaptıkları barışçıl demokratik eylemsellikler sonucunda Mardin Eğitim-Sen üyesi ve yöneticisi 2600 kişi hakkında soruşturma başlatılmış,16 kişi il dışı, 29 kişi il içinde sürgün edilmiş, 7 kişi açığa alınmış, 7 kişi tutuklanmış, 16 kişi Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderilmiş, 2 yöneticimiz memuriyetten men edilmiş, Artuklu ünüversitesinden 2 Akademisyen açığa alınmış 35 gözaltı durumu yaşanmış ve en son 1 Eylül KHK’sı ile Mardin Eğitim-Sen şube başkanı ve yönetici ilçe baş temsilcileri olmak üzere 10 arkadaşımız ihraç edilmiştir. Başbakan’ın, defalarca düzelttiği son açıklaması ile, OHAL hukukunun arkasına sığınarak, “şüphe duyulan 14 bin öğretmenin açığa alınabileceğini” söylemesi, hükümetin olası hukuki sonuçlarını bile bile tamamen siyasi bir karar alınmak istediğini göstermektedir. Başbakan’ın açıklamaları, bugüne kadar iktidarın anti demokratik uygulamalarına karşı çıkan tüm eğitim emekçilerine yönelik açık bir gözdağı olmasının ötesinde, tüm toplumu korkutmayı ve tamamen sindirmeyi hedeflemektedir. Bu tavrın kabul edilmesi mümkün değildir. Başbakan ve Hükümetinin bugüne kadar hayata geçirdiği hukuk dışı ve anti demokratik tüm karar ve uygulamaları gerek ulusal, gerekse uluslararası yargı tarafından da eleştirilmiş ve benzeri hukuk dışı kararlar nedeniyle Türkiye hükümeti defalarca mahkum edilmiştir. AKP açıkça sendikal örgütlülüğü, temel hak ve özgürlükleri hedef almakta, muhalif sesleri susturmayı kendi deyimleriyle “ölüm kalım” meselesi olarak görmektedir. 15 Temmuz Darbe Girişimi AKP iktidarınca, muhalif kesimleri susturma ve tasfiye amaçlı yarım kalmış operasyonlarını tamamlamak için bir bahaneye dönüştürülmüş durumdadır. Bunun en somut örneği Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’ne yönelik baskıların OHAL fırsat bilinerek ihraçlar ile devam ettirilmesidir. AKP, “barış”, “demokrasi” “çözüm”, “diyalog” gibi çağrıları ve kavramları “terör” faaliyetleri olarak görmekte, suç kapsamına almaktadır. “Ya biz ya kaos” denilerek Haziran 2015’ten beri Barış sürecinin bitirilerek ülkemizin içine sokulduğu savaş ve kaos tablosunda, bitmek bilmeyen çatışmalar, ölümler, bombalı katliamlar, sivillerin diri diri yakıldığı bodrumlar, yakılan yıkılan yok edilen kentler, ilçeler, kasabalar eksik olmuyor. Hemen her gün ülkenin dört bir yanında patlayan bombalarla onlarca insanımız hayatını kaybediyor, yüzlerce insanımız yaralanıyor. Biz Emekçiler olarak Kürt sorununda; ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikaların derhal terkedilmesini, barışçıl ve demokratik yollarla çözüm için gerekli adımların acilen atılmasını istiyoruz.
KHK’lar ile her şeyin yapılabileceği bir hukuki düzlem yaratmak, gerek Anayasa gerek ise Uluslararası sözleşmelere açıkça aykırıdır.İş iyice çığırından çıkmadan bu gidişata son verilmelidir.
Bir üyesine yapılmış haksızlığı tüm üyelerine yönelik olarak kabul eden bir gelenekten gelen KESK ve bağlı sendikalarımız AKP faşizmine teslim olmayacaktır. Fiili ve meşru mücadelemizi saltanatlarına karşı tehdit olarak görenlere inat fiili ve meşru mücadelemizi her koşul altında büyüterek devam ettireceğiz. EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ |
916 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |